Hatırlanacağı gibi, Sovyetler Birliği’nin çözülme surecine girmesiyle birlikte başta Rusya Federasyonu’nun kendisi ve Baltık Cumhuriyetleri olmak üzere hemen hemen tüm özerk ve birlik cumhuriyetleri ulusal egemenliklerini ilan eden etmişti. 1990’da toplanan ve başkanlığına Cahar Dudayev’in seçildiği Çeçen Ulusal Kongresi’nin aldığı inisiyatif ile Çeçen halkı da ulusal egemenlik yoluna girdi. 27 Kasım 1990’da Çeçen-İnguş ÖSSC Yüksek Meclisi egemenliğini ilan etti. 6 Eylül 1991’de fesih edilen hükümetin ardından, Ekim 1991’de yapılan seçimlerle yeni meclis oluşturularak, devlet başkanlığına da Cahar Dudayev seçilmişti. Ve 1 Kasım 1991’de yeni meclis, devletin bağımsızlığını tüm dünyaya duyurdu.
12 Aralık 1993’de yapılacak olan Rusya Federasyonu (RF) yeni anayasa ve parlamento seçimlerine katılmayacağını deklare eden Çeçenya, Rusya tarafından uygulanan ekonomik ambargo ve çeşitli provokasyonlara rağmen egemenlik kararından vazgeçmeyince, Rusya 11 Aralık 1994’de ağır silahlar ve savaş uçaklarıyla Çeçenya’yı işgale girişti. Ağır kayıplar vermesine rağmen, olağanüstü mücadelesiyle meşru egemenliğini ve ülkesini savunan Çeçen halkı, Ağustos 1996’da Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi başkanı Aleksandr Lebed ile dönemin Genel Kurmay Başkanı Aslan Mashadov’un AGIT gözlemcisi huzurunda imzaladığı Khasavyurt antlaşması ve müşterek beyanat ile ilk işgali sona erdirmeyi başardı.
RF Hükümet başkanı V. Cernomirdin ile Çeçen-İçkerya Devlet Başkanı Aslan Mashadov’un imzalarını taşıyan 1997’deki Gümrük Antlaşması, yine 1997’de Hükümetler Arası Memorandum ve zamanın RF Devlet başkanı Boris Yeltsin ile Aslan Mashadov’un imzaladıkları antlaşmalar ile karşılıklı ilişkiler geliştirilmeye çalışılmıştır. Ancak, Rus gizli servisinin (KGB-FSB) organize ettiği terör eylemleri ile zemini hazırlanan ve 5 Eylül 1999 başlatılan ikinci işgal, Rusya’nın yüzyıllardır süren husumeti bitirmek gibi bir niyeti olmadığı gibi aksine Kafkasya’daki emperyalist emellerinden vazgeçmediğini göstermiştir.
1999’dan beri Rusya tarafından yürütülen kirli savaş ve soykırım, Çeçenya’nın 250 bin insanını kaybetmesine onbinlerce insanının mülteci duruma düşmesine sebep olmuştur. Dokka Umarov bu göreve birbiri ardına suikasta uğrayarak yaşamlarını yitiren Çeçenya Devlet Başkanları Cahar Dudayev, Zelimhan Yandarbiyev, Aslan Mashadov, Abdul-Halim Sadullayev’in ardından halef olarak atanmıştır.
Emirliğin ilanıyla beraber daha belirgin biçimde ortaya çıkan, ulusal renklerinden gittikçe arınan ve ülkenin mevcut şartlarına aykırılık gösteren politika ve söylemlerin, RF’nin tüm dünyada sürdürdüğü dezenformasyon ve Çeçenistan’ın yalnızlaştırılması politikalarının gücünü artıracağı düşüncesindeyiz. Savaş başladığından beri ulusal bağımsızlık mücadelesini El-Kaide uzantılı göstermek isteyen Rusya, emirliğin ilanı ve “tüm kafir devletlerin” düşman ilan edilmesi ardından aradığı fırsatı yakalamıştır.
Emirlik girişiminin Kafkasya’nın Rus emperyalizmi karşısında yüzlerce yıldır taşıdığı bağımsızlık dinamiklerinin iradesini Kafkasya dışında şekillendirilmesine sebep olmasından endişe ediyoruz. Koşullar ne olursa olsun, mücadele iradesini kaynaklarından yabancılaştıracak bir süreci desteklemiyoruz.
Kafkasya Emirliği, en başından itibaren Çeçenya direnişinin içinde yer alan ve ÇİC’in varlığını savunan geniş bir kesim tarafından da kabul görmemiştir. Direniş saflarındaki bu kutuplaşma, Çeçenistan’ın haklı mücadelesine inanan, Kafkasya’nın birlik ve bağımsızlığını nihai hedef olarak görenlerce kaygıyla izlenmektedir. Süreç görüş ayrılığı olmaktan çıkıp, bir ayrışma sürecini tetiklemiş olsa da bu ayrışmanın toplumsal zemine yayılmayacağına inanıyor ve taraflara üzerlerindeki sorumluluğu hatırlatarak itidal çağrısında bulunuyoruz.
Bu bağlamda, anayasal zemin ve toplumsal meşrulukta ısrar eden, devlet yapısını koruyarak yeni hükümeti tayin eden Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’ni desteklediğimizi ve sürecin takipçisi olduğumuzu kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
KAFKASYA FORUMU
17.01.2008
Comments
No comment