Rus bürokrat ve politikacıların neredeyse tamamı, günümüz Rusyası’nın tüm yanlış ve başarısızlıklarını yabancı bir elin varlığına yormayı gelenek haline getirdiler. Nurgaliev’in Kuzey Kafkasya hakkındaki değerlendirmesi de ilgi çekiciydi. “Kuzey Kafkasya’da, çok büyük ciddiyet ve tehlike arz eden bir gidişata tanıklık ediyoruz”
Moskova’nın, bölgenin pasifize olmadığını fark etmesi ve daha da vahimi işleyen çoklu süreçler dolayısıyla hiçbir şekilde de bir pasifizasyon meydana gelmeyeceğini fark etmesi yıllar aldı. Aynı bağlamda, tüm durumu değiştirmeye muktedir olan bir silahlı direniş hareketinin varlığını ısrarla reddeden bazı Batılı araştırmacılar; fikirlerini Rusya Federasyonu’nda meydana gelenler doğrultusunda değiştirmeye başladılar.
Bu durum Kremlin’e o kadar önceden kestirilemez görünüyor ki; bugün kolluk kuvvetleri (Rusçada genellikle siloviki olarak adlandırılırlar) ve memurların de dahil olduğu devlet tertibatındaki araştırmacıların kayda değer bir kısmı zaman, enerji ve kaynaklarını Kuzey Kafkasya üzerine tahsis etmektedir. Bu da, Rus hükümetinin bölgeye benzeri görülmemiş şekilde dikkat kesildiği anlamına gelmektedir. Rusya, yerli halkın yaşam kalitesini yükseltip mevcut durumu tersine çevirmek için; tüm diğer Rus bölgelerinin zararına da olacak olsa, çok yüksek meblağlarda para harcamaya hazır.
Fakat paradoks yaratan şey, Rusya’nın en yüksek işsizlik oranına sahip olmasına rağmen, Kuzey Kafkasyalı normal bir vatandaşın yaşam kalitesinin ülkenin diğer kesimlerinden daha yüksek olduğu gerçeğidir ki bu durum da Rus toplumunda sıklıkla anti-Kafkas duyarlılıklara neden olmaktadır. Rusya’nın geri kalanından farklı olarak, Kuzey Kafkasya’nın yerli halkı Rus otoritelerinden herhangi bir şey beklememekte, bunun yerine kendi kendine geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Rusya’nın bu kesimindeki insanlar, tüm ülke boyunca sürekli bir göç halindedir ve Kuzey Kafkasyalıların bu göçebe yaşam tarzı, geniş aileleriyle yakın akrabalarına bakmak için, iş peşinde koşmak ile ilintili bir haldedir. Bu durum; Rusya’nın uçsuz bucaksız topraklarında yaşayan ve bir kısmı acınacak koşullarda yaşamasına rağmen sorunlarının hükümet tarafından çözülmesini sabırla bekleyen diğer insanlar için bir model oluşturmamaktadır. Kuzey Kafkasya’nın yerli halkına göre, devlet güvenilir bir işbirlikçi değildir. Hükümetten ve onun yerleşik düzeninden kaçınmayı tercih etmektedirler. Bu otoriteyi reddetme hali, hükümete karşı savaşmak için kolları sıvamayı seçmiş olanlar için geniş tabanlı bir destek oluşturmaktadır. Olay yerindeki gerçek vaziyeti neredeyse hiçbir şekilde idrak edemeyen Moskova sorunu; inşa ederek, isyancıları mucizevi bir şekilde halkın desteğinden mahrum bırakacağını umut ettiği kayak merkezleri ile çözmeye çalışmaktadır.
Bölgenin Moskova’ya doğrudan bağlı yerel yöneticilerinin yabancı davranışları, halkın onları reddetme dürtüsünü daha da güçlendirmektedir. Yerel yöneticiler, olayı farkına varsalar bile; kendilerine bölgede nasıl davranacaklarına ilişkin öğütler veren Moskova’dakileri kızdırmaktan kaçınıyorlar. Bu arada, Kremlin’in analitik çevrelerinde Kuzey Kafkasya meselelerine ilişkin bir tane bile sağlam ve saygın bir araştırmacı ya da uzman bulmak zor. Son zamanlarda Kuzey Kafkasya konusuna odaklanmış neredeyse bütün uzmanlar, bölgeyi 1990’larda terk etmişti çünkü o zamanlar duruma etki edecek güçleri yoktu. Ama şimdi Kremlin’den; daha önceleri terk etmiş oldukları bölgede neredeyse aynı olan durumu nasıl etkileyeceklerine ilişkin talimatlar alıyorlar. Kremlin dışı uzmanların büyük bir çoğunluğu, yurtdışından hibe bulup ülkeyi terk etmek için uğraşanları da dahil olmak üzere, bu hibeleri dağıtanlara karşı ülkelerini savunmakla yükümlüler. En prestijli akademik enstitüler ve stratejik araştırma merkezleri bu türden “uzman” Ruslarla dolup taştığı için; bugün ABD ve Batı’da, Rusya hakkında ciddi çalışma yürüten araştırmacı eksikliği olması hiç şaşırtıcı değildir. Ve tabii ki bu analistlere ek olarak batıda, çoğu Rusya’yı, ya 19. yy sonu klasik Rusyası’ndan ya da 20. yy başı soğuk savaş bağlamından okuyabilen yerli üretim bir analist ordusu da mevcut.
Gün be gün medyada çıkan tamamen birbiriyle çelişkili açıklamalar ışığında, sıradan bir okuyucu genel itibariyle Rusya’da ve özel olarak da Kuzey Kafkasya’da neler olup bittiğini anlamakta zorlanmaktadır. Bir uzman, bugün bölgenin karşı karşıya olduğu birçok sorundan yalnızca biri üzerinde durduğu zaman; üzerinde durduğu bu sorunun uzun soluklu ve geniş ölçekli bir uzlaşmazlığın sonucu olmaktan ziyade, rastgele bir olay olduğu fikrini uyandırmaktadır. Okuyucu bugün Kuzey Kafkasya’daki mevcut durumun büyük ölçüde, Çarlık Rusya’nın bölgeyi kolonileştirmek amacıyla çıkardığı 19. yüzyıl Kafkas Savaşı’nın sonucu olduğunu güçlükle idrak edebilmektedir. Savaş süresince ve savaşın kötü akıbeti neticesinde; Rusya yerel nüfusu tarihi yaşam alanlarını terk etmeye ve Osmanlı ve Orta Doğu’ya göç etmeye zorlayarak demografik görünümü suni olarak değiştirmiştir. Sovyet döneminden bu yana etnik gruplar arasında yaşanan itilaflar, büyük ölçüde asırlık etnik sınırlarda Rusya tarafından yapılan keyfi değişikliklere dayanmaktadır. Otuz kadar ihtilaf bugüne kadar çözümsüz kalmıştır. Yerel limanlar, demiryolu istasyonları ve büyük şirketler gibi ekonomik varlıkların yeniden dağıtımındaki kirli oyunlar da, halihazırda var olan etnik düşmanlığı daha da kızıştırmıştır. Dinler arası itilaf da sorunun bir diğer boyutudur. Bir tarafta Müslüman ve Hıristiyanlar arasında, bir tarafta da Salafi ve Sufi Müslümanlar arasında meydana gelen dini itilafların olayı daha fazla şiddetlendirmiş olması muhtemeldir. Endüstriyel altyapısı temelde petrol ve turizme bağlı Sovyet döneminde de, Rusya’da işsizliğin en yüksek seviyelerde olduğu günümüzde de bu saydıklarımızın tümü geçerliydi.
Sonuç olarak; Rus İçişleri Bakanı tarafından kabul edilen ve siloviki temsilcilerinin yanında sivillerin de ölümüne neden olan yüzlerce terörist saldırıya bağlı tüm bu gelişmeler, Moskova’nın 2014’te Sochi’de Çerkes mezarları üzerinde Kış Olimpiyatları’nı düzenlemek için uygun koşulların var olduğu iddialarının geçerliliğini kesin olarak baltalamaktadır.
Mairbek Vatchagaev
Kaynak: Eurasia Daily Monitor
Çeviri: Dilek Soykuvvet
Moskova’nın, bölgenin pasifize olmadığını fark etmesi ve daha da vahimi işleyen çoklu süreçler dolayısıyla hiçbir şekilde de bir pasifizasyon meydana gelmeyeceğini fark etmesi yıllar aldı. Aynı bağlamda, tüm durumu değiştirmeye muktedir olan bir silahlı direniş hareketinin varlığını ısrarla reddeden bazı Batılı araştırmacılar; fikirlerini Rusya Federasyonu’nda meydana gelenler doğrultusunda değiştirmeye başladılar.
Bu durum Kremlin’e o kadar önceden kestirilemez görünüyor ki; bugün kolluk kuvvetleri (Rusçada genellikle siloviki olarak adlandırılırlar) ve memurların de dahil olduğu devlet tertibatındaki araştırmacıların kayda değer bir kısmı zaman, enerji ve kaynaklarını Kuzey Kafkasya üzerine tahsis etmektedir. Bu da, Rus hükümetinin bölgeye benzeri görülmemiş şekilde dikkat kesildiği anlamına gelmektedir. Rusya, yerli halkın yaşam kalitesini yükseltip mevcut durumu tersine çevirmek için; tüm diğer Rus bölgelerinin zararına da olacak olsa, çok yüksek meblağlarda para harcamaya hazır.
Fakat paradoks yaratan şey, Rusya’nın en yüksek işsizlik oranına sahip olmasına rağmen, Kuzey Kafkasyalı normal bir vatandaşın yaşam kalitesinin ülkenin diğer kesimlerinden daha yüksek olduğu gerçeğidir ki bu durum da Rus toplumunda sıklıkla anti-Kafkas duyarlılıklara neden olmaktadır. Rusya’nın geri kalanından farklı olarak, Kuzey Kafkasya’nın yerli halkı Rus otoritelerinden herhangi bir şey beklememekte, bunun yerine kendi kendine geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Rusya’nın bu kesimindeki insanlar, tüm ülke boyunca sürekli bir göç halindedir ve Kuzey Kafkasyalıların bu göçebe yaşam tarzı, geniş aileleriyle yakın akrabalarına bakmak için, iş peşinde koşmak ile ilintili bir haldedir. Bu durum; Rusya’nın uçsuz bucaksız topraklarında yaşayan ve bir kısmı acınacak koşullarda yaşamasına rağmen sorunlarının hükümet tarafından çözülmesini sabırla bekleyen diğer insanlar için bir model oluşturmamaktadır. Kuzey Kafkasya’nın yerli halkına göre, devlet güvenilir bir işbirlikçi değildir. Hükümetten ve onun yerleşik düzeninden kaçınmayı tercih etmektedirler. Bu otoriteyi reddetme hali, hükümete karşı savaşmak için kolları sıvamayı seçmiş olanlar için geniş tabanlı bir destek oluşturmaktadır. Olay yerindeki gerçek vaziyeti neredeyse hiçbir şekilde idrak edemeyen Moskova sorunu; inşa ederek, isyancıları mucizevi bir şekilde halkın desteğinden mahrum bırakacağını umut ettiği kayak merkezleri ile çözmeye çalışmaktadır.
Bölgenin Moskova’ya doğrudan bağlı yerel yöneticilerinin yabancı davranışları, halkın onları reddetme dürtüsünü daha da güçlendirmektedir. Yerel yöneticiler, olayı farkına varsalar bile; kendilerine bölgede nasıl davranacaklarına ilişkin öğütler veren Moskova’dakileri kızdırmaktan kaçınıyorlar. Bu arada, Kremlin’in analitik çevrelerinde Kuzey Kafkasya meselelerine ilişkin bir tane bile sağlam ve saygın bir araştırmacı ya da uzman bulmak zor. Son zamanlarda Kuzey Kafkasya konusuna odaklanmış neredeyse bütün uzmanlar, bölgeyi 1990’larda terk etmişti çünkü o zamanlar duruma etki edecek güçleri yoktu. Ama şimdi Kremlin’den; daha önceleri terk etmiş oldukları bölgede neredeyse aynı olan durumu nasıl etkileyeceklerine ilişkin talimatlar alıyorlar. Kremlin dışı uzmanların büyük bir çoğunluğu, yurtdışından hibe bulup ülkeyi terk etmek için uğraşanları da dahil olmak üzere, bu hibeleri dağıtanlara karşı ülkelerini savunmakla yükümlüler. En prestijli akademik enstitüler ve stratejik araştırma merkezleri bu türden “uzman” Ruslarla dolup taştığı için; bugün ABD ve Batı’da, Rusya hakkında ciddi çalışma yürüten araştırmacı eksikliği olması hiç şaşırtıcı değildir. Ve tabii ki bu analistlere ek olarak batıda, çoğu Rusya’yı, ya 19. yy sonu klasik Rusyası’ndan ya da 20. yy başı soğuk savaş bağlamından okuyabilen yerli üretim bir analist ordusu da mevcut.
Gün be gün medyada çıkan tamamen birbiriyle çelişkili açıklamalar ışığında, sıradan bir okuyucu genel itibariyle Rusya’da ve özel olarak da Kuzey Kafkasya’da neler olup bittiğini anlamakta zorlanmaktadır. Bir uzman, bugün bölgenin karşı karşıya olduğu birçok sorundan yalnızca biri üzerinde durduğu zaman; üzerinde durduğu bu sorunun uzun soluklu ve geniş ölçekli bir uzlaşmazlığın sonucu olmaktan ziyade, rastgele bir olay olduğu fikrini uyandırmaktadır. Okuyucu bugün Kuzey Kafkasya’daki mevcut durumun büyük ölçüde, Çarlık Rusya’nın bölgeyi kolonileştirmek amacıyla çıkardığı 19. yüzyıl Kafkas Savaşı’nın sonucu olduğunu güçlükle idrak edebilmektedir. Savaş süresince ve savaşın kötü akıbeti neticesinde; Rusya yerel nüfusu tarihi yaşam alanlarını terk etmeye ve Osmanlı ve Orta Doğu’ya göç etmeye zorlayarak demografik görünümü suni olarak değiştirmiştir. Sovyet döneminden bu yana etnik gruplar arasında yaşanan itilaflar, büyük ölçüde asırlık etnik sınırlarda Rusya tarafından yapılan keyfi değişikliklere dayanmaktadır. Otuz kadar ihtilaf bugüne kadar çözümsüz kalmıştır. Yerel limanlar, demiryolu istasyonları ve büyük şirketler gibi ekonomik varlıkların yeniden dağıtımındaki kirli oyunlar da, halihazırda var olan etnik düşmanlığı daha da kızıştırmıştır. Dinler arası itilaf da sorunun bir diğer boyutudur. Bir tarafta Müslüman ve Hıristiyanlar arasında, bir tarafta da Salafi ve Sufi Müslümanlar arasında meydana gelen dini itilafların olayı daha fazla şiddetlendirmiş olması muhtemeldir. Endüstriyel altyapısı temelde petrol ve turizme bağlı Sovyet döneminde de, Rusya’da işsizliğin en yüksek seviyelerde olduğu günümüzde de bu saydıklarımızın tümü geçerliydi.
Sonuç olarak; Rus İçişleri Bakanı tarafından kabul edilen ve siloviki temsilcilerinin yanında sivillerin de ölümüne neden olan yüzlerce terörist saldırıya bağlı tüm bu gelişmeler, Moskova’nın 2014’te Sochi’de Çerkes mezarları üzerinde Kış Olimpiyatları’nı düzenlemek için uygun koşulların var olduğu iddialarının geçerliliğini kesin olarak baltalamaktadır.
Çeviri: Dilek Soykuvvet
Comments
No comment