T. C. Dışişleri Bakanlığı
Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu,
Geçtiğimiz günlerde TSK’nın Gürcistan ordusuna 1 milyon 520 bin 310 dolar değerinde askeri malzeme hibe ettiğini öğrendik. Bu hibenin ilk olmadığını, Türkiye’nin uzun yıllardır Gürcistan’a askeri ve lojistik yardımda bulunduğunu biliyoruz. Abhazya ve Güney Osetya üzerinde hak iddiasını her fırsatta şiddete döken Gürcistan, Türkiye hükümetleri ve ordusu tarafından sürekli olarak beslenmektedir. Vatandaşı olduğumuz devletin, saldırgan bir gücü askeri malzeme hibeleriyle, eğitimlerle, süreklilik kazandırdığı ekonomik yardım ve imtiyazlarla kışkırttığına tanık olmak bizi yaralamaktadır. Bu tutumunuzu daha önce de eleştirmiş ve politika değişikliği talebimizi çeşitli vesilelerle Dışişleri Bakanlığı’na iletmiştik. Şimdi bakanlığınız döneminde yapılan bu hibenin ardından itirazımızı bir kez daha şahsınıza sunuyoruz. Askeri hibelerin, adınızla özdeşleşen “Komşularla Sıfır Sorun” stratejisiyle ters düştüğünü, bölgesinde savaş istemeyen bir hükümetin bu adımları atmasının mümkün olmadığını hatırlatmak istiyoruz.
SSCB’nin yıkılması ardından Abhazya ve Güney Osetya’nın statülerinin netleştirilmesi için yaptıkları müzakere çağrısı, Gürcü ordusunun Abhazya topraklarını işgal etmesiyle karşılık bulmuştu. Türkiye Kafkas diasporası ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyetleri’nden gönüllülerin katılımıyla, tek yürek verilen mücadele, Abhazya’nın zaferiyle sonuçlanmıştı. Çoğunluğu sivil, binlerce insanın hayatını kaybettiği savaşın ardından, Gürcü ordusu ve paramiliter güçler 15 yıl süren sistemli saldırılarla bölgeyi sürekli bir savaş tehdidi altında yaşamak zorunda bıraktı. Açıkça savaşa hazırlanan Gürcü hükümeti, 2008’de Güney Osetya’ya geniş çaplı bir saldırı başlatarak Rusya’nın da katıldığı bir bölgesel savaşı tetiklemişti. Gürcistan’ın saldırgan politikaları, Rusya’nın bölgedeki askeri varlığına siyasi meşruiyet kazandırarak Abhazya ve G. Osetya’yı Rusya’ya mahkum ederken, bölge halklarının ilişkilerine etkisi nesiller boyu silinmeyecek ağır darbeler vurdu.
Huzursuzluğun Gürcü saldırıları ile taze tutulduğu dönemde, ABD’nin askeri varlığını pekiştirme stratejisiyle yürüttüğü bir politikaya Türkiye’nin de tam destek olmasını anlamak mümkün değil. Bu tutumla barışı değil açıkça ABD ve Gürcistan’da çeşitli çıkar gruplarına hizmet eden savaşçı bir politikayı desteklemiş oluyorsunuz. Gürcü halkının barışçıl çözüm yollarından uzaklaşmasının en önemli sebebi, halkının ekonomik olarak içinde bulunduğu sefalete karşı, askeri savaş gücünün dış yardımlarla ayakta tutuluyor olmasıdır. Güç yaşam koşulları altında ezilen bölge halkı milliyetçi ve şovenist politikalara kolaylıkla teslim olup, ABD ve Türkiye destekli askeri aygıta sürekli insan kaynağı sunmaktadır. 2008 yılında yaşanan savaşa dek yalnızca Türkiye’nin yaptığı resmi hibe miktarının 45 milyon doları aştığını hatırlatırız.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, diasporanın anavatanıyla güçlü bir manevi bağı olduğunu anlamaktan çok uzaktadır. 1995’te Trabzon-Sohum deniz hattının kapatılması, diasporanın Abhazya’yla ile iletişimin kesilmesi, Abhazya Cumhurbaşkanı Sergey Bagapş’ın diasporadaki Kafkasyalılarla bir araya gelmesinin engellenmesi ve Gürcistan’ın uyguladığı katı ambargoya destek verilmesi bu kanıyı desteklemektedir. Vatandaşı olduğumuz ülke savaş simsarlığı politikası izleyen devletlerle yan yana durmakta, etnik ve tarihsel bağlarımızın canlılığını koruduğu anavatanımızdaki ilişkilerimizi görmezden gelmektedir. Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu girişiminizle bölgede barıştan yana olduğunuz iddiası, yapılan askeri hibelerle gölgelenmekte; tutumunuz platformun kapsayıcılığı ve niyetleri konusunda kuşku uyandırmaktadır. Sorunsuz dış politikanın Türkiye için bir ütopya olmadığını söyleyen şahsınızın ve hükümetinizin bu husustaki icraatlarını, Kafkas Diasporası’nın yetersiz bulduğunu belirtmek istiyoruz.
Biz, açılım süreci ve anayasa değişikliği ile ülkeye getirilmeye çalışılan özgürlükçü ve demokratik anlayışın daima yanında olduk. Toplumsal barış için kaçınılmaz gördüğümüz, çoğulculuk ve katılımcı demokrasi değerleriyle örtüşen tüm adımları desteklemeyi kendimize görev biliyoruz. Ancak hatırlatmak istiyoruz: Kafkas diasporasının anavatanına yönelik kaygı ve duyarlılıklarından esirgediğiniz özen, açılım sürecinin yanısıra içerde ve dışarda inandırıcılığınızı zedelemektedir.
Kafkasya Forumu olarak sizi, Gürcü ordusuna verdiğiniz desteği durdurmaya, bölgedeki barışcıl dinamikleri destekleyecek bir politikaya geçmeye davet ediyor, politikalarınızın takipçisi olduğumuzu ve Kafkas diasporasının sürece daha fazla tepkisiz kalmaması yönünde çaba göstereceğimizi bilginize sunuyoruz.
Saygılarımızla,
Kafkasya Forumu
Comments
No comment