ardı sıra çeşitli talepler dillendiriliyordu. Yeni Anayasa Platformu’nun Düzce’deki göreve koşan üyelerinin ve davetli konuşmacıların verimli bir toplantı adına beklentileri bundan başka bir şey olamazdı.
Gazeteci Balçiçek İlter’in moderatörlüğündeki toplantıda davetli konuşmacı bulunan Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, Doç. Dr. Osman Can, sanatçı Lale Mansur ve gazeteci Yaşar Güven “açılış bölümü”nü kısa tutmak yönünde aldıkları kararın yerindeliğiyle mutluydular.
Yeni Anayasa Platformu adına konuşmacılar, daha önceki toplantılarda da sıkça ifade edildiği gibi, amaçların yeni anayasa üzerine ders vermek değil, izleyen yurttaşlardan nasıl bir anayasa istediklerini öğrenmek, anlamak olduğunu dile getirdiler.
Düzce’nin Sesleri
“Ben bu topraklar için canını veren bir şehit torunuyum. Ana dilim olan Çerkezce’yi bilmeden büyüdüm. Bu topraklarda benim saygı duyduğum kadar, benim de dilime saygı duyulsun istiyorum.”
Bu talebin sahibi olan genç kıza, bir asker emeklisi söz alıp, “Çerkezce konuşmak isteyen Kafkasya’ya gitsin,” diye karşı çıkıyordu. İlginç olan her ikisinin de birbirlerini alkışlamalarıydı. Bu böyle de sürdü; hem topluluk hem de tarafların alkışlaması şeklinde.

Derken veciz bir toparlama geldi: “Müslüman gibi yaşamak isteyeni İran’a, Çerkezce konuşmak isteyeni Kafkasya’ya, dinsizce yaşam isteyeni, işte bilmem nereye göndermeyen bir anayasa istiyoruz.”
Taleplerin yanı sıra tespit ve değerlendirmeler de vardı. “Bu anayasa halkın % 99’unu mutsuz ediyor,” tespiti iç karartıcı olsa da belli bir hoşnutsuzluğu açığa vuruyordu.
Güncel bir değerlendirme ifade ediliş biçimiyle de çarpıcıydı: “Türkiye uçmaya hazırlanan bir uçak gibi hızlanıyor. Elbirliğiyle bu uçağı uçurmamız lazım. Aksi halde parçalanır.”
Anlayan için söz “yeni anayasa süreci”ne de denk düşüyordu.
Comments
No comment