Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Fahri Konsolosu Medet Önlü, iki gün önce Ankara’da bulunan çalışma ofisinde, silahlı saldırganlarca gerçekleştirilen bir suikastla katledildi.
Medet Önlü, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nin ilanından bu yana yaklaşık 20 yıldır Çeçen halkının Türkiye nezdinde temsilciliğini yapmaktaydı. Önlü, Rus-Çeçen savaşı boyunca ve sonrasında gösterdiği kararlı duruşla, Çeçen halkının bağımsızlık iradesinin Türkiye’de sembol ismi oldu.
Önlü, Türkiye’de Kafkas diasporasının ortak mücadele hafızasının önemli simalarından biriydi. Çeçen halkının haklı mücadelesinin, Türkiye’de bir dayanışma hattı içinde gerçekleşmesinde onun iradesinin eşsiz bir katkısı oldu.
Gerçekleştirilen suikastın, son yıllarda yükselen Çerkes muhalefetinin sembolü, Çerkes Soykırım ve Sürgününün yıldönümü olan 21 Mayıs için planlanmış olmasını da anlamlı buluyoruz. Katiller bu şekilde, Rusya’nın, diaspora muhalefetine tahammülü olmadığı mesajını vermişlerdir.
Bu suikast, Türkiye’de Çeçen halkına karşı işlenen biz dizi cinayetin son halkasıydı. Daha önce öldürülen Çeçen liderlerde olduğu gibi, bu cinayetin de baş zanlısı Rusya Federasyonu’dur. Putin’in düşman gördüğü isimleri dünyanın neresinde olursa olsun hedef alacaklarını açıklamasıyla başlayan bu cinayetler, bugüne dek dünyanın dört bir yanında gerçekleştirildi. Suikastların planlayıcıları ve tetikçileri pek çok kez yakalandı ve uluslararası gerginliklere sebep oldu. Cinayetlerin 2006’dan bu yana devam ettiği Türkiye’deyse, sorumlular yakalanamadığı gibi konu iki ülke arasında herhangi bir şekilde gündeme dahi gelmedi. Dahası, yaratılan bu elverişli ortam içinde Rusya saldırılarını, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını da içerecek şekilde genişletti.
Bugüne dek hükümet kaynaklı manipülasyonlarla saldırıların Çeçenler’in iç çatışmaları şeklinde lanse edildiğine pek çok kez tanık olduk. Aynı şekilde, hükümetin en yetkili ağızları tarafından Medet Önlü’nün iş adamı kimliğinin öne çıkartılması da işlenen cinayetin siyasi boyutunun örtülme çabasıdır. AK Parti hükümeti bu şekilde, saldırılara yönelik sorumluluğundan kurtulma çabası içindedir. Hükümetin saldırılarla ilgili soruşturmaları derinleştirmiyor olması, cinayet şebekesinin ortaya çıkartılmasına yönelik hiçbir adım atmaması, söz konusu cinayetlere göz yumduğunun açık göstergesidir.
Ak Parti hükümetinin izlediği bu sorumsuz siyaset, Rusya’nın Kafkas halklarına karşı yürüttüğü baskı ve sindirme yöntemlerinin etkisini arttırarak Kafkas diasporasını doğrudan ve olumsuz bir şekilde etkilemekte, ayrıca Türkiye Devleti’nin kendi toprakları üzerinde egemenlik haklarını zafiyete uğratmaktadır. Bu sorumsuzluk aynı zamanda, hükümetin ilkeli ve vicdanlı addettiği Ortadoğu siyasetiyle de çelişmektedir.
Ak Parti Hükümeti gerek iç gerekse dış politikası üzerinde kuşku uyandıran, vatandaşlarının bir bölümünün devlete olan güvenini sarsan bu tutumundan derhal vazgeçmelidir.
Türkiye kendi sınırları içinde pervasızca cinayetler işleyen Rusya Federasyonu’yla ilişkilerini egemenlik hakları bağlamında yeniden ele almalıdır.
Ülkemizde her türlü olanağı kullanarak yaygın bir şekilde istihbarat toplayan, tehditlere başvuran ve saldırılar gerçekleştiren cinayet şebekesini dağıtmalı, sorumluları cezalandırmalıdır.
Biz aşağıda imzası olan örgütler, hükümetin bu yönde atacağı adımların takipçisi olacağımızı kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
Ankara Çerkes Derneği, Eskişehir Kuzey Kafkas Kültür ve Dayanışma Derneği, Jıneps Gazetesi, İKKD Genç, İstanbul Birleşik Kafkasya Derneği, İstanbul Çerkes Derneği, Kafkas Evi, Kafkasya Forumu, Kafkas Vakfı
Comments
No comment