(Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Işığında Kafkasya’nın Bugünü Konferansı , 6 Mayıs 2007
Sefer E. Berzeg)
Sömürgeci devletlerin işgalleri altında tuttukları ülkelerin halklarına karşı kullandıkları en önemli silahlardan birisi de, ezilen halkların eğitimsiz bırakılması, onların tarihin sömürgeci devlet lehine olarak saptırılması, elitlerinin sömürgeci yönetimin değer yargılarına ve yalanlarına uygun şekilde koşullandırmaları şeklindeki uygulamalardır.
Rus imparatorluğu kıdemli bir sömürgeci devlettir. Bu nedenle onun işgali altındaki Kafkasyamız’da da halkımızın soykırımı, tüm kültürel varlıklarımızın yok edilmesi, özellikle Adige, Abhaz-Abaza ve Vubıh boylarının %90’lara varan bir oranda anayurdundan sürülmesi yanında, bu gibi kültürel emperyalizm metotları da, her dönemde bütünüyle geçerli olmuştur.
Gerçekten günümüzde de, Kafkasya’mızda ilk kez 1950’li yıllarda ortaya atılıp, halkımızın bilincine kazınması için büyük masraflar yapılan ve anıtlar dikilen tarihsel bir yalan, bir kez daha sahneye konuyor. Rusya devlet makamları, Kafkasya’nın Kabardey(Adige) bölgesini – dolaylı olarak ta tüm ülkenin- daha 1500’lü yıllarda “kendi isteğiyle” ve seve seve Rusya İmparatorluğuna katılışının(?) 450.yılını halkımıza ”kutlatmaya” hazırlanıyordu.
Rusya Federasyonu’nun bugünkü antidemokratik ve baskıcı ortamında, Kafkas halklarını aptal yerine koyan böylesine terbiyesizce bir yalanın bile, başta çanak yalayıcı yerel politikacılar, sözde “bilim adamları” ve yerel basın olmak üzere yeter sayıda “müşteri” olacağına şimdiden emin olabilirsiniz. Ama gerçek aydınlar ve tüm dürüst insanlar da, büyük yiğitlikler ve acılarla dolu yüzyıllık “Kafkas Savaşı”nı, Rus İmparatorluk ordularının vahşi saldırıları ile yok edilen koca bir milleti ve onun özgün kültürünü, yaşamını sürgünde sürdüren birkaç milyonluk Kafkas Diasporasını dünyanın gözünden kaçırmaya yönelik bu utanmazlığa karşı çıkacaklardır. Çünkü bunların hepsi, Kafkasya’da 300 yıldır işlenen ve günümüzde de sürmekte olan kitlesel cinayetlere, sözde “hukuksal” bir kılıf uydurma gayretinden başka bir şey değildir.
Rus devlet tarihçiliğinin, Kafkasya tarihinde yıllardır aynı yöntemlerle dünyanın gözünden kaçırmaya çalıştığı önemli konulardan birisi de, 1917-1922 yıllarında halklarımızın yakaladıkları ilk fırsatta bir araya gelerek oluşturduğu ve yaşatmak için büyük özverilerde bulundukları Birleşik Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (Kafkasya Dağlıları Birliği) olgusudur.
Sovyet “tarihçileri” ve onların izleyicileri, Kafkasya halklarının ortak milli gurur, kişilikli yaşam, birlik ve kardeşlik gibi duygularını sembolize eden ve onların ortak emek ve özverilerinin ürünü olan bu bağımsız cumhuriyeti, hep görmezden gelmeye ve gözlerden kaçırmaya çalışmışlardır. Bunu yapamadıkları durumlarda ise, onun kurucu ve yönetici kadrolarını “Burjuva milliyetçi”,”Fanatik dinci”,”Pan-Turanist”,”Pan-Türkist” ve benzeri temelsiz nitelemelerle halklarının gözünden düşürmeye gayret etmişlerdir.
Kafkasya Dağlıları Birliği(Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti)’nin kuruluşuna ve yaşatılması gayretlerine Kafkasya’nın Adige, Abhaz-Abaza, Karaçay-Balkar, Oset, Çeçen-İnguş, Nogay ve Dağıstan bölgeleri halklarının tamamı temsilcileri vasıtasıyla yada doğrudan doğruya ve aktif olarak katılmışlardır. Gürcistan’a hediye edilen ve günümüzde de kendine dönüş ve ulusal kişiliğine kavuşma mücadelesi verdikleri için “sorunlu bölge(?)” kabul edilen Abhazya ve Güney Osetya bölgeleri ile, Sovyet döneminde Azerbaycana ilhak edilmiş bulunan Kuba ve Zakatala yörelerinin Kafkas(Lezgi ve Avar) kökenli halkı da bu birliğin içindedir. Bu bölgelerdeki “sorun”lara dikkatle ve iyi niyetle bakan herkes, sorunların adı geçen halkların kendi doğal kültürel ve siyasi birliklerinden koparılmalarıyla birlikte başlamış olduğunu kolayca görebilecektir.
Kafkasya Dağlıları Birliği’nin ve Bağımsız Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin sadece Merkez İcra Komitesi Başkanı ve sonra da Bakanlar Konseyi Başkanı (Başbakan ve Devlet Başkanı) kademesindeki yöneticilerinin etnik kökenlerini ve kısa yaşamlarını incelemek bile, bu cumhuriyetinin ve Kafkasya Birliğinin niteliğini ve halklarımız arasındaki birliktelik ve kardeşlik duygularının derinliğini anlamaya yeterlidir. Mart 1917’de oluşturulan Kafkasya Dağlıları Birliği’nin ilk Geçici Merkez icra Komitesi Başkanı bir Balkar aydını ve sosyalist devrimci olan, asker, hukukçu ve yazar Basiyat Şahan’dır(1879-1919). Vladikafkas’ta doğdu. Babası Abay tıp öğrenimi gördüğü için çocukluğu Petrograd’da geçmişti. Askeri öğrenim gördü ve topçu subayı olarak orduya katıldı. Bu arada askeri hukuk akademisine yazılarak burayı da bitirdi. Ailesinin hristiyanlaştırılmış olmasına ve kendisinin de Boris adıyla vaftiz edilmiş bulunmasına karşın, 1909’da İslam dinini seçti. Bu seçiminde, tamamına yakını Müslüman olan Kafkasya halkı soydaşlarına daha yakın olma arzusu da rol oynamıştır. Tiflis’te savcı yardımcısı, sonra da avukat olarak çalıştı. Vladikafkas Yöre Mahkemesi Jüri Kurulu’nda yer aldı. 1910-1916 yıllarında ünlü bir hukuk müşaviri ve avukat olarak çalıştı. 1899’dan başlayarak Vladikafkas, Bakü, Rostov gibi kentlerde yayınlanan çeşitli gazetelerde, Kafkasyanın Balkar, Adige, Oset vd. halklarının yaşam ve kültürü, halkın siyasi ve sosyal sorunlarıyla ilgili ve Çarlık yönetiminin sömürgeci siyasetini eleştiren birçok yazısı yayınlandı. Kafkasya halkları arasında eğitimin yaygınlaştırılması, bilim ve kültürün geliştirilmesi, dağlı mahkemelerinin yetkilendirilmesi gibi gayelerle kurulan derneğin de aktif üyelerinden ve Terek bölge müzesinin(1897) kurucularındandır. Şubat 1917 devriminden sonra da Kafkasya Dağlıları Birliği Örgütü’nün kurucularından biri olarak Geçici İcra Komitesi Başkanlığı’na getirildi. Bu sıfatıyla, Kafkasya Dağlı halklarının 1. ve 2. kongrelerinin toplanmasında ve çalışmalarında aktif rol oynadı. Oluşturulan Merkez İcra Komitesi’ne(hükümet) üye olarak seçildi. Birliğin organı olarak çıkarılan “Gorskaya Jizna”(Dağlı Yaşamı) adlı dergide ülke sorunlarıyla ilgili önemli yazıları yayımlandı. 1917 yılı sonunda Dağıstan Sosyalist Grubu’nun önerisiyle Dağıstan Bölgesi Komiserliğine getirildi. Şubat-Mart 1918’de Bolşeviklerin inisiyatifinde toplanan Terek bölgesi halklarının 2. kongresine de katıldı. Buna karşın Zavurbek Davutoko’nun Kafkasya Birliği’ni destekleyen “Özgür Kabardey Partisi”nin bölgedeki kısa iktidarı döneminde de Temyiz Mahkemesi başkanlığına getirilmişti. 1919’da Yekaterinodar’da(Krasnodar) tifo salgınında öldü.
Kafkasya Dağlıları Birliği’nin ikinci Merkez İcra Komitesi Başkanı ve bağımsızlık ilanından (11 Mayıs 1918) sonraki ilk hükümet başkanı Çeçen kökenli bir asker ve aydın olan Abdülmecid Tapa Çermoy’dur(1882-1937).Bugün şehid Çeçen devlet başkanlarından Dudayev’in adıyla Caharkala olarak andığımız Grozni kentinde doğdu. Babası Artsu Çermoy, Çarlık ordusunda General rütbesine kadar yüselmiş bir askerdi. O da askeri öğrenim gördükten sonra Rusya Çarı’nın Hassa birliğinde subay olarak görevlendirildi. Fakat babasının ölümü üzerine askerlikten ayrılarak Kafkasya’ya döndü. Grozni petrol bölgelerinde yerli Kafkas halkının toprak sahibi olmasının dahi yasaklanmış bulunmasına karşın Petrol işiyle meşgul olmaya başlayarak girişimleri ve yaptığı mücadeleyle hem servet sahibi oldu , hem de saygı ve ün kazandı. Birinci dünya savaşına batı cephesinde Kafas Süvari Tümeni’nin Çeçen Alayı’nın bir subayı olarak katıldı. Şubat 1917’deki devrimden sonra yurduna dönerek Kuzey Kafkasya halklarının yeniden doğuşu ve devletleşmesi hareketlerinde aktif şekilde görev aldı. Terek bölgesinin merkezi Vladikafkas’ta “ Kafkasya Dağlıları Birliği” örgütünü oluşturan aydınlardan biriydi(Mart 1917) . Kuzey Kafkasya halklarının 1. ve 2. kongrelerinin toplanmasında ve çalışmalarında aktif rol oynadı (Mayıs-Eylül 1917). Oluşturulan Kuzey Kafkasya Merkez İcra Komitesi’nin (hükümet) başkanlığına getirildi. Ekim 1917’de Bolşeviklerin bir hükümet darbesiyle merkezi Rusya’da, iktidara el koymalarından sonra birçok bölge gibi Kuzey Kafkasya hükümeti de bu yeni iktidarı tanımayarak Rusya’dan ayrı ve egemen bir devlet olduğunu ilan etti. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tüm dünyaya ilan eden 11 Mayıs 1918 tarihli bağımsızlık bildirisi de Abdülmecid Çermoy ve dışişleri bakanı Haydar Bammat’ın imzalarını taşıyordu.8 Haziran 1918’de, yeni devleti hukuken tanımış bulunan Osmanlı devleti ile Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti yetkilileri arasında bir de dostluk ve yardım anlaşması imzalandı. Kuzey Kafkasya’nın Dağıstan bölgesinin, Osmanlı hükümeti tarafından-özellikle sürgündeki Kafkasyalı kadrolardan- oluşturarak gönderdiği “Kuzey Kafkas Ordusu” da belirleyici desteğiyle milli birlikler tarafından ele geçirilmesinden sonra, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti hükümeti yeniden organize edildi.
Comments
No comment