Kafkasya’dan dindar biri. Epeydir Türkiye’de yaşıyor. “Artık dönmüyor musun” diye sordum. Gülümsedi: “Aslında niyetim var ama son konuştuğumda annem ‘Sakın gelme’ diye uyardı.” ‘Dönersem siloviki peşime düşer’ korkusu, 7 Şubat’ta başlayacak Soçi Kış Olimpiyat Oyunları’nın güvenliği adına estirilen terör nedeniyle artmış. Sicillerinde şiddete dair hiçbir kaydın bulunmadığı Çerkes toplumunun önderlerinden 11’i geçen ay Adıgey, Kabardey – Balkar ve Karaçay – Çerkes cumhuriyetlerinde gece baskınlarıyla evlerinden alınıp Krasnodar’a götürüldü. Görünürde gözaltının gerekçesi ‘bir Vahhabi’ye yataklık ettikleri’ suçlamasıydı ama tüm sorular Soçi’yle ilgiliydi. Gözaltına alınanlardan Adnan Khuade diyor ki evde 4.5 saat süren arama sırasında polisler bilgisayarına ‘Soçi’ kelimesini yazıp belgeleri taradı.
Rusya, 19. yüzyılda bir soykırımla ele geçirdiği topraklarda yine tehdit ve gaspla inşa ettiği olimpiyat tesisleri ve şaşalı organizasyondan kendi namına büyük bir zafer hedeflerken “Dedelerimizin kemikleri üzerinde oynamayın” diyen Çerkeslerin gölge etmesini istemiyor. Silovikinin kol gezmesinin nedeni bu. Rus lideri Vladimir Putin, olimpiyatlar sırasında gösteri yasağını yumuşatırken bile ‘olimpiyatlarla ilgili olmayan konularda gösteri yapılabilir’ şartı koydu. Şartın adresi belli: Çerkesler. Tabii diğer konulardaki gösteriler için de vali, İçişleri ve FSB’nin izni şart. Soçili eski Başbakan Yardımcısı Boris Nevtsov’a göre bu koşullarda gösteri imkânsız.
Kaygılar haklı ama…
Elbette olimpiyatların güvenliği konusunda haklı kaygılar var. Bir kere Kafkasya Emirliği lideri Doku Umarov temmuzda açıkça olimpiyatları hedef alacaklarını duyurdu. Üstelik 2002’de ‘sivillere zarar vermeyin’ diyen emrini de iptal etti. Ardından Volgograd’da düzenlenen 3 intihar saldırısı Soçi’ye 700 km uzakta olsa da güvenlik kaygısı yaratmaya yetti. Kavkazki Uzel’e göre Kuzey Kafkasya’da 2013’te sekizi intihar eylemi olmak üzere 33 saldırı gerçekleşti. Moskova terör tehdidini her tür etkinliği yasaklamak için kullanıyor. Ancak bu türden tehditler 1864 sürgünüyle ilgili birkaç etkinlik yapmak isteyen Çerkes milli hareketlerinden gelmediği gibi Kafkasya Emirliği’nin karıştığı şiddet olayları da 150 yıl sonra ilk kez tarihi trajedinin duyurulması şansını yok ediyor. Nitekim Çerkesler arzuladıkları empatiyi bulamadı ve soykırım gerekçesiyle olimpiyatları boykot eden bir dünya lideri henüz çıkmadı. Az da olsa boykot edenlerin gerekçesi ise eşcinsel karşıtı yasa ve Rusya’nın insan hakları sicili.
Tam ‘yumuşak güç’ demişken
Rusya’nın Soçi’nin selameti için Kafkasya’ya nefes aldırmayan sert politikaları sadece şiddet ortamını besliyor. Kremlin, 2010’da ‘Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’ diye yeni bir idare yapı oluşturup başına Aleksander Hloponin’i atadığında güvenlik alanındaki yeni tedbirlere paralel olarak ilk kez Kafkasya’ya tanklarla değil sosyo-ekonomik projelerle geldi. Dağıstan ve İnguşetya gibi sancılı bölgelerde militanları sivil hayata kazandırma programları denendi. Ama Soçi’nin olimpiyatlara ev sahipliği kesinleşince özellikle dindar gençleri hedef alan takip, kaçırma, işkence, infaz, ‘ormana gidenlerin’ evlerini yakma gibi yöntemlere geri dönüldü. İnsan hakları merkezi Memorial’a göre son üç yılda durum daha da kötüleşti.
Soçilinin talihsizliği
Rusya, Çerkeslerin tarihi başkenti Soçi’de de olimpiyat inşaatlarının harcını inanılmaz mağduriyetlerle kardı. İnsanlar tepelerindeki yumruk azcık uzaklaşsa patlayacak. Bir kere kamulaştırmalar devlet ve oligark gaspına dönüştü. İnsanlar kâh gelişigüzel kontroller, kâh kısıtlamalar yüzünden kendi sokaklarında yaşayamaz hale geldi. Mesela Kafkaski Uzel’den öğreniyoruz ki taşınan olimpiyat molozları nedeniyle Ahştir köyünün 5 yıldır suyu ve yolu kesik. National Geographic ocak sayısında birkaç hikâye aktardı. İlkinde doğal SİT alanı Krasnaya Polyana’nın dev iş makineleri ve beton bloklarla katledişinin yasını tutan 75’lik Valeri İnozemtsev’in ‘bedduası’ var: “Bazen bir depremin gelip bütün bunları yok ettiğini hayal ediyorum.” İkincisinde Çerkesk’te cenaze törenlerinde bir araya gelen aile büyüklerinden sürgün hikâyelerini dinleyerek büyüyen ve “Savaşmak için biz Rusya’ya gitmedik, onlar geldi. Çağlar boyunca bu topraklarda yaşadık. Savaş bu güzel topraklar uğruna başladı… Rusya’da yaşamaya devam edeceğiz ama tarih tarihtir, konuşmakta yanlış bir şey yok” diyen Astemir Cantemirov’un burukluğu var. Üstelik bu kişi oyunu Putin’e vermiş Çerkeslerden biri.
Gazprom’un uçağına binmek
Üçüncü hikâyede Krasnaya Polya- na’nın kayak üssüne dönüştürülmesine ilham veren Pyotr Fedin var. Rusların Fransa’daki Courchhevel’i tercih ettiği dönemlerde Krasnaya Polyana’ya kayak pisti yapan Fedin, 2000’de Putin’i teleferiğine bindirdiğinde talih kuşunun konduğunu sandı. 2008’de Gazprom’un adamları gelip uçakla havada tur attırdıklarında ‘tehdidi’ gördü ve önüne konulan satış sözleşmesini çaresiz imzaladı. Yani Putin kendisine ilham veren adamın işini gasp etti. Buralarda 1864 sürgününden sonra zaten Çerkes kalmadı. Bölgeye sonradan yerleştirilenlerin gördüğü muamele de bu. Nereden baksan zorbalık, nereden baksan devlet terörü.
Volgograd’daki saldırı sonrası Putin, zaten ateş çemberinde olan Kafkasya’da ‘terörü bitireceğini’ söyledi. Halbuki Putinizm bu terörün ana müsebbibi.
Muhtemelen martta olimpiyatlar bittiğinde Kafkasya’nın ateşi körüklenecek. Hatıjıko Valeri gibi toplum adamlarının altını defaatle çizdiği gibi şiddetin kaynağındaki devlet terörü, hukuksuzluk ve yolsuzluk bitmeden bölge sukunete kavuşamaz…
radikal.com.tr
Comments
No comment