Kömürün içten içe yandığı bir ateşte önce insan derisi yanar, sonra yavaş yavaş soluklar is düşmüş bedenlere hapsolur. Kömürün karası ölümün karası ile birleştiğinde kanda büyür. Soma’da büyüyen kan hepimize bulaşıyor ancak sorumluların ütülü gömlekleri hala bembeyaz…
Türkiye, teknolojik ve ekonomik ilerleme sürecini, on yılı aşan AKP iktidarı döneminde daha da ileri taşıdığı iddiasını uluslar arası arenada sürekli kanıtlamaya çalıştı. Bu ilerleme iddiası dün iflas etmiştir! 1992 yılında yaşanan 263 kişinin hayatına mal olmuş cinayetten sonra, aradan 22 yıl geçmesine rağmen ölümlerin bu denli birbiri ile “yarışması”; sektörlerin, iş yeri güvenliğinin, taşeronlaşma siyasetinin ciddi bir şekilde tartışılması gerektiğiniacı bir bilanço ile karşımıza çıkarmıştır.
Maden sektörüne uluslarası standartlar getiren “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”ni imzalamayan Türkiye Cumhuriyeti devleti, dün yaşanan katliamda, yaşanan acının başlıca faillerindendir.Uluslar arası standartları sağlayan bu sözleşme, özellikle Maden Sektörünün sermayedarlarını ve devlet yönetimini ciddi sorumluluklar almaya iterken aynı zamanda işçi sağlığını ve işgücü kalitesini arttırmaya yöneliktir. Bu sözleşmeden uzak duran hükümetin ortaya attığı “İşyeri Güvenliği” gibi politikaların da sermayedarlar tarafından “maliyetli” bulunduğu, bir beyan ile kayda geçirilmiştir. Böyle çarpık bir sorumluluk reddinin sonucuna tüm Türkiye kamuoyu olarak artan ölüm haberleri ile tanık olduk. Devlet erki ise sorumluluk sahibi ifadelerden uzakta dururken,“istifa” gibi bir onura malik olmadığını da gösterdi.
Faciayı, “Kaza” yahut “mesleki deformasyon, mesleğin kaderi” gibi ifadelerle savuşturmak insani bir bakış açısı değildir.
Bu sistem içerisinde insanlar, ucuz işçi gücü olarak katıldıkları üretim şemalarında sürekli işçi ölümleri riski ile karşı karşıya kalarak hem psikolojik hem de sosyo-ekonomik bir buhranın içerisinde sıkışmaktadır.
Kafkasya Forumu olarak dün Soma’da gerçekleşen katliamın “alelade” bir iş kazası olmadığının farkındayız. Herkesin çaresiz bir şekilde hayatını kaybettiği bir güne daha uyanmak istemiyoruz!
Türkiye Cumhuriyeti devleti kısır kâr politikaları ile insan hayatını hiçe saymış ve Ortadoğu ölçeğinde büyük bir “rol”e kendini inandırdığı bir zaman diliminde böylesine büyük bir açığını ortaya sermiştir.
İnsan hayatı ve işgücü güvenliği hiçbir politik manevra ile geçiştirilemez.
Kafkasya Forumu olarak her dakika büyüyen bu feryadın karşısında Türkiye kamuoyunu, Soma Katliamı’nın acısını paylaşmaya ve olayın kurbanlarını siyasi çıkarlara kurban etmemeye çağırıyoruz.
Kafkasya Forumu