BÖLÜM II
SAVAŞ KARARI
Şevardnadze ve Gürcistan Devlet Konseyi’ndeki meslektaşları niçin 14 Ağustos 1992’de Abhazya’ya askeri güç gönderilmesi kararını verdiler? İlk olarak operasyonun olası hedefini, ondan sonra niçin bu tarihte başladığını ve son olarak diplomatik yollarla bunun önlenip önlenemeyeceğini açıklayacağım.
Gürcistan’ın savaş hedefleri
Gürcistan’ın savaş hedeflerinin Gürcü tarafınca yaygınlaştırılan iki versiyonuna göre, işgalin istenilen amacı sonradan gerçekleşen olayların ışığında aslında görüldüğünden daha kısıtlıydı. Sonradan Şevardnadze tarafından Gürcü parlamentosuna sunulan bir rapora göre, operasyonunun amacı “Rusya ile Gürcistan ve Ermenistan(Abhazya üzerinden giden) arasındaki tren yolunun, anayolların ve stratejik önemdeki maddelerin güvenliğini sağlamaktı.”(Zhorzholiani 1993, s. 38-9). Bir gerekçe olarak bu açıklama tam olarak makul değildi; öncelikle, silahlı tren soyguncuları Abhazya topraklarında değil Batı Gürcistan’da ortaya çıkmışlardı ve ikincisi, Sohum’daki yetkililerle iletişim hatları boyunca güvenliği arttırmak amacıyla hiçbir işbirliği girişiminde bulunulmamıştı.
İkinci versiyon gayri resmi olarak dolaşıma sokuldu ve faturayı Devlet Konseyi’ndeki diğer üyelere çıkararak Şevardnadze’yi aklamak için tasarlanmış gibi görünüyor. Şevardnadze’nın Batı Gürcistan’daki Zviadista(Gamsahurdiya yanlıları) isyancıları tarafından kaçırılan ve Güney Abhazya’daki Gal bölgesinde bir yerde tutulan Gürcü yetkilileri kurtarmayı amaçlayan sınırlı bir operasyonla durumu idare etmek niyetinde olduğu iddia ediliyordu. Söylentilere göre Şevardnadze Ardzınba’ya operasyon hakkında uyarmak için telefon açmış ve operasyonun amaçlarının sınırlı olduğu konusunda güvence vermişti; Ardzınba böyle bir telefon görüşmesinin gerçekleşmediğini söyledi, rehinelerin gerçekten Abhazya’da tutuldukları da kesin değildi. Operasyonu komuta eden Gürcistan Savunma Bakanı Tengiz Kitovani, Şevardnadze’nin açık talimatlarını dikkate almadı ve ayrılıkçı rejimi bastırmak için doğrudan Sohum’a ilerledi, böylece kendisini milliyetçi bir zaferle koruyacaktı. Şevardnadze’nin Tiflis’teki pozisyonunu pekiştirmek için yeterli zamanı yoktu ve bu yüzden asi komutanları üzerinde etkili bir kontrol kurmaktan acizdi.
Operasyon için mobilize edilen askeri gücün karakteri doğrudan doğruya her iki anlatının da yalan olduğunu ortaya koyar. 14 Ağustos şafağında İngur Nehri’nden Abhazya’ya giren tanklar, zırhlı araçlar ve topçu birliklerinin gücü rehineleri bulmak ve kurtarmak için veya bağlantı hattını korumak için gereken türde bir güç değildi. Dahası Sohum’a sahil boyunca saldırmak çift yönlü bir operasyonun yalnızca bir yönüydü. Abhazya’nın kuzeyinde Gagra yakınlarına eşzamanlı olarak yapılan çıkarma eşit önemdeydi, bu çıkarmanın tren soyguncuları veya Zviadistalara yönelik olmadığı da açıktı.
Bunu, kötü hazırlanmış Abhazlar etkili bir direniş örgütlemeden önce Abhazya’nın tamamında veya büyük bir kısmında Gürcü kontrolünü restore etmek için yapılan biltzkrieg(yıldırım savaşı) girişimi olarak görmek daha mantıklıdır. Gagra’da sadece bir kilometre genişliğinde deniz ile dağ arasındaki koridoru kuzeye çıkan kuvvetler kapatacaktı, böylece levazım ve takviye kuvvetler Abhazlara Rusya’dan ulaşamayacaktı ve sonrasında da kuzeydeki birlikler Sohum’a güneyden yaklaşan birliklere katılmak için güneye hareket edeceklerdi. Tarihteki pek çok diğer yıldırım savaşında olduğu gibi bu tıkanma düşmana organize olma ve yıldırım savaşını yıpratma savaşına döndürme şansı veriyor. Takviye birliklerin Abhazya’ya sadece kıyı şeridinden gireceği varsayımı hatalıydı: Kuzey Kafkasya’dan gelen gönüllüler yüksek dağ geçitlerini aştılar.
Şevardnadze Sohum’u savaşın yıkımından korumayı umut ediyordu. Talimatları Gürcü kuvvetlerinin şehre güneyden ve kuzeyden aynı anda ulaşacağı varsayımına dayalıydı, kuvvetler şehrin eteklerinde duracak ve şehri bombalamadan Sohum’u kuşatma altına alacaktı. Kabul edilebilir bir çözüm kuvvetli bir pozisyon alındığında müzakere edilecekti. Güneyden gelen kuvvetleri Sohum’a getirerek Kitovani talimatlara karşı hareket ediyordu ancak bu davranışında askeri bir mantık vardı. Beklenmedik bir şekilde Abhaz direnişi kuzeyden gelen kuvvetleri durdurdu, dolayısıyla Sohum’un kuşatılması ile tamamlanacak orijinal planı uygulamak artık mümkün değildi.
Niçin Ağustos 1992?
Gürcü askeri müdahelesinin “anayasalar savaşı” kapsamında özellikle de 1925 Abhaz anayasasına dönülmesine bir tepki olarak anlaşılması gerektiğine dair yaygın bir kanı vardır. Yine de, bu metnin neden Gürcü milliyetçilerine göre Abhazya parlamentosu tarafından iki yıl önce(25 Ağustos 1990’da) kabul edilen Devlet Egemenliği Deklarasyonu’ndan daha sakıncalı olması gerektiğini anlamak zordur. Her iki belge de Abhazya’nın Gürcistan ile birleşmesini reddediyordu.
Şahsi görüşüme göre, çok daha önemli bir faktör Sohum’daki ayrılıkçı yetkililerin Abhaz topraklarındaki vaktiyle Sovyet “iktidar yapısında” kontrolü ele geçirmesiydi. Bağımsız bir Abhaz askeri gücünün hızlıca kurulması Gürcü liderliğinin gecikme olmaksızın yeni doğan devlete karşı harekete geçmesini sağladı.
Buna rağmen, savaşın başladığı döneme kadar olan süreçte Abhazya’daki gerilim seviyesinde gözle görülür bir tırmanma yaşanmadı. Gürcü kuvvetlerinin işgaline karşı hiçbir özel hazırlık yapılmadı ve Sohum’un güneydoğusuna sadece birkaç kilometre uzaklıkta ilk defa direnişle karşılaşan Kitovani’nin birliği anayol boyunca engellenmeden devam edebildi. İşgal gününde, Abhazya Yüksek Sovyeti Abhazya ve Gürcistan arasında bir birlik anlaşmasını tartışmak için bir araya gelmeyi planlamıştı. Bu yüzden açıktır ki, Abhaz liderliği yakın bir tarihte Gürcistan’dan yakın vadede gelecek bir askeri tehditten neredeyse tamamen habersizdi. “Anayasa savaşlarını” gerçek savaşın başlangıcı olarak değil daha sonra pazarlık masası oluşturmanın bir yolu olarak gördüklerini tahmin edebiliriz. Şevardnadze’nin Gürcistan parti sekreterliği görevinde iken Abhazya’ya karşı benimsediği uzlaştırıcı tavrından dolayı yanılmış olabilirler.
Şevardnadze Gamsahurdiya’yı deviren cuntanın daveti üzerine sadece beş ay önce Mart 1992’de Gürcistan’a geri döndü. Abhaz operasyonu için girişim Şevardnadze’nin askeri iş arkadaşlarından, özellikle Kitovani ve Ioseliani’den gelmiş olabilir ve Şevardnadze kendisini onların isteklerine karşı çıkmak için yeterli güçteki bir pozisyonda hissetmiyordu. Bu dikkate alınmaksızın Şevardnadze’nin işgali veto edebileceğini söylemek güçtür. Gürcü kuvvetlerinin Sohum’a girmemelerine dönük talimatları, onun ciddi kaygılara sahip olduğunu düşündürüyor. Dahası sonradan, güçlü bir pozisyon elde edince Abhazya’nın ikinci kez işgal edilmesi için yapılan baskıya karşı direndi. Bu sefer, geçmiş birikimlerinin tecrübelerinden elbette yararlandı.
Diğer taraftan, Şevardnadze meslektaşlarınca ikna edilmeye muhtemelen pek isteksiz değildi. Abhaz operasyonu komşu Megrelya’daki Zviadistlere karşı yürütülen savaşın doğrudan sonucu olmamasına rağmen yeni rejim altında mantıken Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün restore edilmesinin bir sonraki aşaması olarak görülebilir. Muhtemelen –ve burada Abhazların ufak ve geri kalmış bir toplum olduğu yönündeki küçümseyici Gürcü bakışı kuşkusuz rol oynamıştır- Gürcü liderlerinin hiç birisi bunun bu kadar maliyetli, uzun ve bilhassa zor olacak bir operasyon olacağını beklememişlerdi. Şevardnadze, Sohum’daki ayrılıkçı rejime karşı kısa ve başarılı bir savaşı kişisel otoritesini sağlamlaştırıcı bir araç olarak bile görmüş olabilir.
Abhazya’nın işgali için bir diğer motivasyon Gürcülerin ortak bir düşman karşısında birleşmesi ile iç siyasi durumun stabilize olması olabilir. Şahsi olarak, Şevardnadze Abhazlara karşı operasyonu Megrelya’daki Zviadista isyanını sonlandırmanın bir yolu olarak görmüş olabilir.
Comments
No comment