Türkiye’de mevcut bir Kafkas diasporasının olup olmadığına cevap aramak için Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine kadar Kafkasya ve Türkiye’deki hukuki düzenlemelerin Kafkas diasporasına olumlu ve olumsuz yansımaları üzerinde duruldu. Osmanlı dönemindeki dernek ve vakıfların Kafkas toplumu ve Osmanlı toplumuna katkıları nasıl oldu, cumhuriyet sonrasında bu örgütlenmelerin durmasındaki sebepler nelerdi sorularına cevap arandı.
Diaspora olma bilinci ve isteğinin Abhaz-Gürcü savaşı ve Çeçen-Rus savaşı ile yükseldiği, anavatana destek olabilmek için tek kuvvet olunduğu, fakat savaşlar bittikten sonra Kafkasyalıların tekrar sükûnete dönmesi tartışıldı. Türkiye’deki Kafkasyalıların sözlük çağrışımıyla diaspora olabilmesinin yolunun, önce sağlam bir kimlik bilinciyle siyaset üretebilme noktasına ulaşmaktan, sonra da yasal ve ahlaki çerçevede maddi ve lobisel gücün sağlanmasından geçtiği konuşuldu.
Bazı Türk “aydın”larının, Çerkeslerin Türkiye’den kültürel hak talep etme olasılığı üzerine yürüttükleri tartışmalardaki küçümseyici tavırları üzerine bazı eleştiriler yapıldı. Bu tavrın sessiz ve tepkisiz bir diaspora olmamızdan kaynaklandığı üzerine konuşularak tartışma sonlandırıldı.
II. Çeçenistan Bağımsızlık Mücadelesi
Kafkasya Tartışmaları’nın Çeçenistan konulu olan ikincisi 12 Aralik 2009’da Bilkent Üniversitesi’nde Kafkasya Forumu’ndan Abrek Önlü ve Yunus Demir moderatörlüğünde gerçekleştirildi.
Tartışma, Dudayev isminin katılımcılara ne ifade ettiği sorusuyla Abrek Önlü moderatörlüğünde başladı. Daha sonra kuruluş sürecindeki önemli olaylar ve tarihler üzerinden (1990-1994) Çeçen İçkerya Devleti hakkında moderatör tarafından bilgi verildi ve katılımcılar ilgili görüşlerini belirttiler. Tartışma, sırasıyla 1. Rusya-Çeçenya Savaşı, Bağımsızlık Dönemi ve 2. Rusya-Çeçenya savaşı ekseninde (1994-2000) devam etti. Ağırlık kazanan konu birinci ve ikinci savaş arasında diasporada meydana gelen algılayış farkı ve bunun nedenleri oldu. Katılımcılar Rusya’nın dezenformasyon politikaları, Türkiye’nin dış ilişkilerde izlediği politikalardaki değişimler ve diasporanın eğilimleri konusunda görüşlerini belirttiler.
Tartışmanın devamında Çeçen meselesinin diplomatik çözümü için önemli potansiyel teşkil eden Dünya Çeçen Kongresi ve kongreden hemen önce gerçekleşip kongrenin akibetini etkileyen Moskova Tiyatro Baskını soru işareti barındıran yönleriyle beraber ele alındı. 2004 yılı içinde gerçekleşen Zelimhan Yandarbiyev süikastine değinildi. Yine 2004 yılının önemli olaylarından Beslan Okul Baskını konusunda moderatör tarafından kısa bir bilgilendirme yapıldı ve olaya yönelik farklı bakış açıları sunuldu. Baskının amaç ve sonuçlarının Çeçenya, Rusya ve Osetya açısından algılanışı üzerinde tartışıldı. Daha sonra sırasıyla; Mashadov’ un şehit edilmesi öncesi bir ay süreli ateşkes ve devamında gelen diplomatik temaslar ve Çeçen İçkerya Cumhuriyeti 4. Devlet Başkanı Sadullaev ve Şamil Basayev’in şehit edilmeleri konularına değinildi. Basayev’in izlediği politikalar tartışıldı ve Rusya’nın cenazeleri teslim etmeme yönündeki tutumu eleştirildi.
Tartışmanın son bölümünü oluşturan Kadirov Yönetimi ve Yeni Çeçenya konusu Kafkasya Forumu’ndan Yunus Demir moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Yeni yönetimin görünen yüzü ve perde arkasında kalanlar tartışıldı. Çeçenistan’lı bir katılımcı, Kadirov yönetiminin Çeçenistan’daki ve diasporalardaki algılanışı arasındaki farktan bahsetti. Kadirov rejiminin gayrimeşru olmasının, yaptığı zulümler ve insan hakları ihlallerinin tartışılmasıyla ve Kadirov’un Çeçenistan’da uyguladığı baskı politikalarının diaspora ve anavatandaki söylemlerin farklılaşması üzerindeki etkisine değinilmesiyle tartışma sonlandı.
III. Abhazya Bağımsızlık Süreci
Abhazya Bağımsız Süreci ile ilgili tartışma Bilkent Üniversitesi’nde Kafkasya Forumu üyesi Esra KIZILBUĞA’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilmiştir.
Abhazya Bağımsızlık Sürecini tartışmaya başlamadan önce katılımcılardan “bağımsızlık” kavramından ne anladıklarını ifade etmeleri istenmiştir. Daha sonra bir arka plan oluşturması açısından kısa bir tarihsel geçmiş verilerek başlandı. Abhazya-Gürcistan Savaşı’na kadar geçen Sovyet dönemi Abhazya’nın Gürcistan içerisindeki statü değişikliği, Abhazların uğradıkları sistematik politikalar ve uygulamalar anlatıldı ve bugüne olan etkisine göndermeler yapıldı.
Savaş döneminde, savaş gidişatında önemli rol oynayan faktörler tartışıldı. Kuzey Kafkasyalı gönüllülerin yardımı birinci faktör olarak dile getirildi. Bu çerçevede savaş boyunca hepimiz birdik ama savaştan sonra bu birliği kaybettiğimiz yönünde yorumlar oldu. Bu çerçevede Türkiye’de yaşayan Abhazlar için KAFFED’den ayrılıp ayrı bir federasyon kurma kararları eleştirildi.
İkinci önemli faktör olarak Rusya’nın savaş boyunca oynadığı rol tartışıldı. Tartışmalar boyunca iki görüş ortaya çıktı. Birinci görüş Rusya’nın savaş boyunca belirli bir rol oynamadığı savaşın sonucunda çok fazla etkili olmadığı görüşüydü. İkinci görüş ise Rusya’nın savaş boyunca Gürcistan’ı kendine bağımlı kılmak adına Abhazya’yı desteklediği, Abhazya’nın savaşı kazanmasında etkili; bağımsızlığın kazanılmamasında etkili olduğuydu. Bu çerçevede savaş sonrası süreçte Rusya’nın politikaları üzerine tartışmalar devam etti. Kimileri Rusya ile olan ilişkiler lehinde görüş bildirirken hatta Rusya’nın Abhazya’da çok fazla etkinliği olmadığını iddia eden görüşler oldu. Buna karşılık, Abhazya’nın geleceğinin tamamen Rusya’nın Gürcistan ile ilişkilerinden etkilendiğini, bugünkü konjonktürde Rusya’nın Gürcistan’ı kaybetmiş gibi göründüğünü ancak Gürcistan’da Rusya’nın Saakashvili’yi devirmeye çalıştığını bunu şimdilik başaramadığı ama başarması ve Gürcistan’da Rus yanlısı bir hükümet gelmesi halinde Rusya’nın Abhazya’dan vazgeçebileceğini ve bunun Abhazya için felaket olacağı yorumları yapılmıştır.
Bununla beraber Abhazya için önemli olan şeyin ekonomik olarak kendi ayakları üzerine basan bir devlet olmaya çalışması olduğu dile getirildi. Küreselleşen dünyada ulus devlet kavramının önemini kaybettiğini bizler bağımsızlık gibi kavramlara odaklanırken ekonomik olarak var olmanın öneminin kavranamadığı konusunda görüşler dile getirildi.
Tartışmanın sonunda diasporanın Abhazya ile ilişkilerinin nasıl olması gerektiği konusunda görüşler dile getirildi. Bu konuda Abhazya’da yaşayan insanlar ile Türkiye’de yaşayan Abhazların gördükleri resmin birbirinden farklı olduğu, Türkiye’de yaşayanlarda daha çok bir Rus düşmanlığı varken, orada daha çok Gürcistan düşmanlığının hâkim olduğu belirtilmiştir. Bu konuda katılımcılar arasında diaspora olarak Abhazların yaşadıkları koşullarda yaşamadığımız için onları anlamaktan çok onların işine karışmak ve onlar adına bazı şeylerin kararı vermekten kaçınmamız gerektiği konusunda görüşler bildirildi. Bunun dışında, bugünkü konjonktürde Abhazya’nın Rusya ile yakın ilişkiler kurması gerektiği gerçeğini diaspora olarak anlamamız gerektiğini ancak diasporanın sürece daha aktif katılımı sayesinde üzerinde düşeni yapmasıyla bunun gerçekleşebileceği yönünde görüşler bildirilmiştir.
Sonuç:
Üç ayrı gün boyunca katılımcıların interaktif katılımıyla gerçekleştirdiğimiz tartışmalarda mümkün olduğunca farklı görüşlerin tartışılmasına imkân sağlamaya çalıştık. Gerçekleştirilen tartışmaların sonunda diaspora olmak ve anavatanı anlamak konusunda ciddi eksiklerimiz olduğu, anavatan ve diaspora arasındaki ilişki kopukluğunun giderilmesi gerektiği yönünde değerlendirmeler olmuştur. Ayrıca anavatanda yaşayanların diasporada yaşayanlardan çok farklı koşullarda ve bazı durumlarda baskı altında yaşadıkları olaylar ve durumlar karşısında farklı söylem ve algılamaların oluştuğu tespitine varılmıştır.
Comments
No comment