Dur ey Çerkes! Kaçış nereye?

Güvenlik ile özgürlük arasında seçim yapmak Arap isyanlarında iki ateş arasında kalan azınlıklar için sanki bir kader. Hele bu azınlıklar diyasporik bir toplum ise baskı pervasızlaşıyor. Arap âleminde ancak hizmetleri ve sadakatleriyle tutunabilmiş Çerkeslerden bahsediyorum. Mesele Ortadoğu’daki Kafkasyalılar olunca galat-ı meşhuru yineleyerek Çerkes’in kapsama alanına Adıgeler dışında Abaza, Çeçen, Karaçaylı ve Dağıstanlıları da sokuyoruz. Suriye’deki Çerkesler, “Esad’a destek verirseniz iktidara gelince sizi süreriz” tehdidi savuran muhalifler ile “Zor zamanda bizi terk ederseniz sizi hain ilan ederiz” diyen rejim arasında bocalıyor. Gerçi sokaklarda yankılanan “Aleviler mezara, Ermeniler Beyrut’a” şeklindeki yakıcı sloganların ateşi henüz Çerkeslerin avlusuna düşmedi. Ama rejimin devrilmesi halinde Çerkeslerin Osmanlı’nın düşüşünde ve Fransız mandasının gidişinde olduğu gibi bir kez daha parya muamelesi görmesi muhtemel. (Aynı korku ister rejimi desteklesinler ister desteklemesinler Aleviler için de geçerli.) Çerkeslerin Sünni olmaları ne kadar hafifletici sebep olur kestirmek zor! 

Dönüşün yolu dikenli 
Teorik olarak kaçacak bir yerleri var; Kafkasya onların 1860’larda geride bıraktıkları anavatanları. Çerkeslerin yüzü zor zamanda bir kez daha Kafkasya’ya döndü. Geçen ay Suriyeli heyetler Rusya Federasyonu’nun özerk cumhuriyetleri Adıgey, Kabardey-Balkar Karaçay-Çerkes ile Rusya’nın bağımsızlığını tanıdığı Abhazya’ya gidip yerel yetkililerle dönüşün koşullarını müzakere etti. Geçen hafta da Abhazya Dışişleri’nden bir yetkili dönüşü organize etmek üzere Şam’da temaslarda bulundu. Bu temaslardan bir kez daha gördük ki Çerkesleri döndürmek Kaf Dağı’nı aşmak kadar zor. Önce Suriye’nin çıkışlara izin vermesi, ardından Rusya’nın el vermesi gerekiyor. 
Çerkeslerin Kafkasya’ya dönme çabası duyulur duyulmaz, “Azınlıklar Suriye’den kaçıyor” görüntüsünü önlemek için Suriye istihbaratı Muhaberat, hemen devreye girip gözdağı vermeye başladı. Muhaberat’ın askeri ve sivil bürokrasideki Çerkesler üzerinden Çerkes azınlığını kuşatması zor değil. Çerkesler yurtdışı çıkış belgelerini almak için devlet dairelerinde muhatap bulamadıklarını, bulsalar da bunun ciddi bir külfeti gerektirdiğini, uçak ve vize masrafı dahil yurtdışına çıkmanın kişi başına bedelinin 2 bin doları aştığını söylüyor. İnsanların belirsiz bir gelecek için kurulu düzenlerini bir anda bırakmaları ve mülklerini tasfiye etmeleri kolay değil. Haliyle kimse kitlesel bir dönüş olacağını sanmasın. Dönmek isteyenler bile tablo netleşsin diye bekliyor. Abhazya’ya dönme iradesi sergileyen Abazaların sayısı 50-60’ı ancak buluyor. Krasnodar-Kray Adıge Khase Başkanı Asker Soht’a bakılırsa Adıgelerden dönebilecek aile sayısı da 40 civarında. 

Rus tutumu caydırıcı 
Abhazya’ya dönmek Rusya Federasyonu’na bağlı cumhuriyetlere dönmekten daha kolay. Sohum’un halihazırda dönenlere toprak ve konut vermeyi de içeren bir dönüş programı var. Rusya da sürekli düşüş eğilimindeki nüfusa takviye için eski Sovyet topraklarındaki Rusları dönmeye teşvik eden yasalara sahip. Ama bu düzenlemeler Ruslar için işliyor, Moskova’nın ‘potansiyel asi’ gözüyle baktığı Çerkesler için değil. Suriyelilere yol açılabilmesi için Rusya’nın seyahat, oturma ve çalışma izni ya da vatandaşlık konularında Çerkeslere ‘yabancı’ muamelesi yapan yasal süreçlerde istisnaya gitmesi gerekiyor. Rusya, 1989’da Kosova’da iki ateş arasında kalan Adıgelerden 169’unu özel operasyonla Adıgey’de yeni kurulan Mafehable’ye yerleştirmişti. Bu operasyonda Boris Yeltsin üzerinde etkili Çerkesler ile dönemin Adıgey Devlet Başkanı Carım Aslan’ın rolü büyüktü. Tabii şartlar değişti. Rusya’nın Çerkes sadakatini kazanmak için böyle bir jesti tekrarlaması elbette ihtimal dışı değil. Ama Moskova’nın destek verdiği Esad’ın arzusu hilafına bir politika izlemesi de zor. Bunu, Kafkasyalı liderlerin Suriyelilerle ilgileniyor gibi yapıp somut adım atamamalarından anlamak mümkün.

Fehim Taştekin-Radikal

Bir cevap yazın