TEHDİTLERİNİZE TESLİM OLMAYACAĞIZ

Kafkasya Forumu ve Uluslararası “No Sochi 2014” aktivisti Kuban Kural’ın kimliği belirsiz kişilerce takip, taciz ve nihayetinde ölümle tehdit edilmesi konusunda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığı’na yapılan başvurunun üzerinden 27 gün geçti. Plakalarının sahte olduğu tespit edilen farklı araçlarla gerçekleştirilen operasyonun gerek uygulanış şekli, gerekse harekete geçirilen kaynakların genişliği, profesyonel ve hareket serbestliğine sahip bir organizasyonla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Gerçekleştirilen taciz ve tehditlere yönelik detaylı yer, zaman, eşgal bildirimi yapılmasına ve kanıt sunulmasına rağmen aradan geçen süre zarfında olayın tahkikatına yönelik herhangi somut bir adım atılmış değil.  Emniyet birimlerinin başvurumuza yönelik çelişkili tutumları ve ardından büründükleri sessizlik arkadaşımızın can güvenliği hususunda endişelerimizi arttırıyor.

Takip ve taciz sürecinde kendisini göstermekten sakınmayan ve nihayetinde Rusça yazılmış bir notla fiziksel temas sağlanarak gerçekleştirilen tehdit bugüne dek Rusya’nın uluslararası suikast faaliyetlerinde gösterdiği pervasız tutumla doğrudan örtüşmektedir. Yakın bir dönemde yeniden devlet başkanı seçilen Vladimir Putin’in bir önceki devlet başkanlığı döneminde istihbarat kurumlarına yurt dışında suikast izni verdiği biliniyor. Putin’in bu izninin ardından Rusya içinde ve dışında pek çok muhalif, uluslararası toplumun tepkisine aldırış edilmeksizin katledildi. Rusya dışında cinayetlerin en yoğun olarak işlendiği ülke, Çeçen mültecileri hedef alacak şekilde, Türkiye olmasına rağmen bugüne dek Türkiye’den  herhangi bir tepki gösterilmiş değil. Dahası işlenen cinayetler bizzat emniyet birimlerince dezenformasyona uğratılarak kamuoyuna yansıtıldı ve göstermelik soruşturmalarla cinayetler faili meçhul bırakıldı.

Geldiğimiz noktada, Rusya’nın Çeçen mültecilere yönelik Türkiye’de oluşturduğu cinayet şebekesini bu defa, yükselen Çerkes muhalefetine yönelttiği düşüncesindeyiz. Türkiye Çerkes diasporası, 2006 yılından bu yana sürdürülen 2014 Kış olimpiyatlarına karşı uluslararası Çerkes muhalefetinin ve soykırımın tanınması için yürütülen kampanyanın merkezi durumunda. 2011 yılı 21 Mayıs Protestosu’nun genel koordinatörü, 2012 yılı 21 Mayıs protestosunun ise eylem koordinatörü olan ve aynı zamanda İMC TV kanalında haftada bir gerçekleştirdiği televizyon programı Marje aracılığıyla gerek olimpiyat, gerekse soykırım meselesini sıklıkla gündeme getiren Kuban Kural’ın kasıtlı olarak seçildiği düşüncesindeyiz.  Rusya, Kuban Kural üzerinden Çerkes diasporasını hedef alarak muhalefete yönelik gerekirse şiddet kullanacağı mesajını vermektedir.

Bu bizim çok iyi tanıdğımız, bildiğmiz bir Rusya ve biz demokratik prensiplerle kimliğimiz, tarihimiz ve haklarımız için yürüttüğümüz sivil mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız. Ancak bizleri bugün sivil toplumun vicdanına sığınmaya sevk eden tedirginliğimizin sebebi, Rusya’nın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını da kapsama yetkisine sahip bir suikast şebekesi için Türkiye’den vize aldığına yönelik kuşkumuzdur.  Vatandaşlık bağıyla bağlı olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti yetkili organlarının tarafımıza yönelen tehditler karşısındaki pasif tutumu, çeşitli odakların bu suç şebekesiyle suç ortaklığı içinde olduğu izlenimi yaratmaktadır.

Bugün, Çerkes diasporası ve insan hakları örgütlerinden pek çok temsilciyi buluşturan bu açıklamayla Kuban Kural’a yönelik tehditler son bulana, sorumlular yakalanıp gerekli işlemler gerçekleştirilene dek sürecin takipçisi olduğumuzu ve Kural’ı hedef alacak herhangi bir saldırıdan Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerini sorumlu tutacağımızı kamuoyuna duyuruyor, sivil topluma bu zalimliğe ve pervasızlığa karşı dayanışma çağrısında bulunuyoruz.

Bir cevap yazın