Karaçay-Çerkes İlişkilerinde Sorunlar ve Gelecek Arayışları

Boris Urusov

Karaçay Araştırma Enstitüsü Daire Başkanı

 

Hemen en başta şunu belirtmek gerekir ki; Karaçay-Adige/Çerkes ilişkilerinde düşmanlık yada karşıtlığa sebep olacak yapay olmayan hiçbir ciddi ve aşılamaz çelişki yoktur. Bunun için ne tarihi, ne ekonomik, ne de ideolojik bir sebep olmadığı gibi, dini bir sebepten bahsetmek te mümkün değildir. Karaçaylar ve Çerkesler uzun asırlardır komşuluk ilişkileri olan iki kardeş, Müslüman halktır.

 

Ancak etnik gerginlikler periyodik olarak ortaya çıkıyor ve oldukça ciddi sonuçlar doğuruyor. Yeniden altını çizmekte fayda var; ortaya çıkan çatışmaların nedeni, hem Karaçay, hem de Çerkes siyasi elitlerin, meşru politik çerçevenin dışına çıkan sorumsuzca davranışlarıdır.

 

Her iki halkın etnik bölgesi belirgin sınırlara sahiptir. Yalnızca Karaçay-Çerkes’in idari başkenti Çerkesk’te Karaçay ve Çerkeslerin doğrudan yakınlığı sözkonusudur. Şehrin etrafında, Karaçay yerleşim yerlerinin bulunduğu bölgede Çerkes köyü Humara ve Çerkes yerleşim yerlerinin bulunduğu bölgede Karaçay yerleşimi Drujba bulunmaktadır. Bu iki yerleşim yeri dışındaki diğer Karaçay ve Çerkes köyleri birbirine oldukça uzaktır ve aralarında uzun zamandır korunan net sınırlar vardır.

 

Bu,  iki halk arasında gerçek ve yapay bölgesel tartışmaların olmadığı anlamına geliyor. Bölgesel anlaşmazlıklar ise bilindiği gibi çözümün en uzun ve sancılı olan anlaşmazlıklardır. Son yüz yılda ortaya çıkan etnik gerginliklerin hiç birinde bu çıkar doğrultusunda bir çatışma olmaması bu tezi destekliyor. Aksine, Karaçay ve Çerkesler aralarında kayda geçen anlaşmazlıkların tamamının sebebi, etnik aidiyet ve akrabalık prensipleriyle oluşturulan bölge siyasi grupların davranışları oldu.

 

Karaçay-Çerkes idari sisteminde etnik kontenjan  prensibi etkili. Hukuki olarak hiçbir yerde yazılı olmayan bu prensip, zımni anlaşmaları bir sonucu ve fiilen yürürlükte. Buna göre; başkanlık görevini, Karaçay-Çerkes nüfusunun % 41’ini(194,3 bin kişi) oluşturan Karaçay halkının temsilcisi yürütürken, yönetim organındaki ikinci isim olan başbakan, nüfusun %11,9’unu (56,4 bin kişi) oluşturulan Çerkeslerden seçiliyor. Hükümetteki kilit bakanlıklar da bu anlaşmalar temelinde aynı şekilde paylaştırılıyor. Buna bağlı olarak, finansal kaynakları kontrolünde, akrabalık ve etnik kimliğe göre oluşan siyasi grupların hissedilir etkinliği oluyor.

Bu etnik kontenjan teamülü, iki halk arasında anlaşmazlık ve etnik gerginliğin tırmanışına zemin oluşturan bir dengesizlik hali meydana getiriyor. Bu ilişkiyi şu şekilde açıklayabiliriz. Örneğin, en etkili Çerkes sivi örgütleri, Çerkes halkının en zengin ve etkin iki ailesiyle bağlantılı ve onlara bağımlı. Özellikle Karaçay-Çerkes Adige Khase’si şu anda tamamıyla Karaçay-Çerkesin Rusya Federasyon Konseyi senatörü ve sanayi şirketi Merküri’nin patronu olan Vyaçeslav Derev’in finansal desteğine bağımlı. Buna bağlı olarak, Vyaçeslav Derev’in finansal veya siyasi çıkarları üzerinde herhangi bir kısıtlama olması durumunda, Adige Khase’nin organizasyon kaynakları, kitlesel mitingler, yürüyüş ve protesto eylemleri aracılığıyla devlet yönetim organlarına baskı yapmak için kullanılıyor.

 

Çerkesler arasında Vyaçeslav Derev ile rekabet eden diğer güçlü aile, kısa bir süre önce ‘Petigorsk-Mejregiongaz’ üst düzey yöneticisi olan Raul Araşikov ailesidir. Çerkesler arasındaki bir diğer etkin sivil örgüt ‘Çerkes Halkı İhtiyarlar Konseyi’ önemli ölçüde bu aileye bağlıdır.

 

Çerkes aktivistlerin 2008-2009’daki protesto eylemlerini hatırlayalım. Protestoların başlaması ve bunu takip eden etnik gerginliğin nedeni, Moskova tarafından yeni atanan Başkan Boris Ebzeyev’in bakanlar kurulu başkanlığına Çerkes olmayan birini ataması, buna karşılık Çerkes idari tabakaya parlemento başkanlığını önermesi oldu. Bu, bahsedilen etnik kontenjan prensibinin ihlali anlamına geliyordu. Çerkes siyasi eliti, toplumu kitlesel protestolar için harekete geçirdi. O dönemde gerginliği arttıran ikinci olay Karaçay-Çerkes parlementosu milletvekillerinin Rusya üst parlementosu senatörlüğü için adı geçen Vyaçeslav Derev’e yetki vermeyi reddetmesi oldu. Derev’in adaylığı üç defa Karaçay-Çerkes parlementosu milletvekillerince reddedildi.

 

Bu dönemde protestolarda yabancı düşmanlığı içeren ifadelerin kullanıldığını ve Ebzeyev’e muhalif olan Karaçay siyasi grupların gerginlikten yararlanmak için Çerkes aktivistlere gizlice destek verdiklerini belirtmek gerek. Nihayetinde muhalifleri, Ebzeyev’in Şubat 2011’de Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev tarafından görevden alınmasını da başardılar.

 

Boris Ebzeyev’in yerine başkanlığa gelen Raşid Temrezov, Vyaçeslav Derev’i Karaçay-Çerkesin Rusya Federasyon Konseyi temsilcisi olarak gönderdi ve 2011 başından beri bölgenin siyasi gündeminde etnik gerginlik faktörü ortadan kayboldu.

 

1999’da Karaçay-Çerkes’te ilk kez yapılan başkanlık seçimlerinde çıkan kriz daha sertti. Devlet başkanlığına Karaçay Vladimir Semenov  ve Çerkes Stanislav Derev(Vyaçeslav Derev’in 2006’da ölen ağabeyi) adaydı.

 

İkinci turda Semenov’a mağlup olan Stanislav Derev seçim sonuçlarını kabul etmedi, taraftarlarını aralıklarla yaklaşık üç ay süren kitlesel protesto mitinglerine taşıdı. Derev’in ardından Çerkes ve Abazinler, Semenov’un arkasında da Karaçaylar vardı.

 

Bölgeye silahlı anlaşmazlığı engellemek için çok sayıda polis getirildi. Kriz, Moskovanın doğrudan arabuluculuğu ile çözülebildi. Federal yönetimin baskısı ile taraflar karşılıklı tavizler verdi.Vladimir Semenov başkan oldu, Stanislav Derev ise seçim sonuçlarını kabul etti. Tazminat olarak ta Rusya Parlementosu Üst meclisine senatör olarak gönderildi.

 

Sonuçta gördüğümüz gibi Çerkesler ve Karaçaylar arasındaki en ciddi iki kriz, yönetim sisteminin imtiyazlı liderlerine görevler verilmesinin ardından çok hızlı şekilde çözüldü.

 

Karaçay-çerkesin idari birliğini korurken, gelecekte de etnik çatışmalardan kaçınmak zor olacak. Çünkü devlet yönetim sisteminde görevlerin etnik kimliğe göre paylaştırılması esasını korumak, yalnızca siyasi elitlerinzımni anlaşmasıyla mümkün olabilir. Bu teamülün demokratik bir hak olarak yasalaştırılması mümkün değil. Yani bu geleneği ihlal eden her başkan, yeni bir etnik çatışmaya dönüşebilme tehlikesi içeren yeni anlaşmazlıklara neden olma riskine girecektir.

 

Rusya’da komünizmin yıkılmasının ardından Karaçay-Çerkesin 20 yıllık tarihine eşlik eden olaylar, bazı yerel uzmanları, cumhuriyetin aslında “var olmadığı”, sadece federal yönetimin idari çemberi içinde yaşatıldığı sonucuna götürüyor. Karaçay Bilimsel Araştırmalar Enstitüsü uzmanı, tarihçi Raşid Hatuyev Rusya Haber ajansı Regnum’a verdiği demecinde şöyle diyor: “Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinin yirmi yıllık varlığı, onun bağımsız bir RF Cumhuriyeti olmayı başardığını düşünmeye imkan vermiyor. Bunun delili, tüm bu yıllar boyunca süregelen etnik temelli anlaşmazlıklardır.  Bunlar, iki halkın milli örgütleri arasında sürekli olarak cumhuriyetin bölünmesi fikrinin dile getirildiği siyasi savaşlardır. Etnik hareketlerin son kitlesel eylemleri önceki Karaçay-Çerkes devlet başkanı Boris Ebzeyev döneminde oldu.”.

 

Hatuyev’e göre Karaçay-Çerkes’teki anlaşmazlık sebepleri tamamıyle yok olmuş değil: “Birilerinin hoşuna gitsin yada gitmesin, Karaçay-Çerkesin bölümesi konusu tüm yakın gelecekte gündemde olacak. Bunun sebebi parçalanmış milletler faktörü. Adigeler RF’nin dört cumhuriyetine bölündü, Karaçay-Balkarlar da üç cumhuriyete. Onlar da diğer tüm halklar gibi her zaman birleşmek isteyeceklerdir.” .

 

Bu tür durumlarda çıkış yolu olarak birçok uzman, özellikle Karaçay ve Çerkesya özerkliklerinin birbirinden ayrı idari taksimatını görüyor. Her iki halk birbirine karşı kendi siyasi haklarından taviz vermek zorunda kalıyor, halbuki ulusal bilincin şekillenmesi sürecini yaşıyorlar. Her iki halk güçlü akrabalık bağlarıyla bağlılar. Karaçaylar ve Çerkesler arasındaki evlilikler hiçbir şekilde azalmıyor. Yabancı düşmanlığı seviyesi, çeşitli internet forumlarını okuyanlarınilk izleniminin aksine hiç te yüksek değil.

Bir cevap yazın