Çeçenya: Rusya’nın Kuzey Kore’si

21 Mart Cumartesi günü  saat 19:00’da Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi’nde gösterimi yapılacak “Çeçenya, İzi Olmayan Savaş” belgeselinin yönetmeni ile yapılmış bir röportaj. Etkinlikle ilgili bilgi için tıklayınız.
“Çeçenya, İzi Olmayan Savaş” filminin yönetmeni, Fransız gazeteci Manon Loizeau Özgürlük Radyosu’na Kadirov’un yalan ve korku imparatorluğunu anlattı.

 “Çeçenya, İzi Olmayan Savaş” belgesel filmi gizlice çekildi. Ramzan Kadirov çarlığında gazeteciler yakından izleniyor. Filmin yönetmeni, Fransız gazeteci Manon Loizeau “Çeçenya’ya ilk gelişimde takip edildiğimi fark ettim. Bu yüzden uzun süreli kalmadan gelip gitmeye karar verdim. Böylece 12 defa geldim, ama her seferinde iki üç günlük çekimin ardından takip edildiğimi fark ettim. Rusya’da çalışma konusunda tecrübeliyim. Ne zaman fotoğrafımı çektiklerini anlıyorum. Bazen şüpheli bir araç gelir, bazen kendisini üniversite öğrencisi olarak tanıtan biri tuhaf sorular sormaya başlar. Kısacası, insanları tehlikeye atmadan çekim yapmak için çok titiz olmak zorundasınız” diye anlatıyor.

İzi Olmayan Savaş, Manon Loizeau’nun Çeçenya’da çektiği beşinci film. Birinci ve ikinci Rus-Çeçen savaşlarında da Çeçenya’da çalışmıştı, yıllar sonra Coharkale’yi (Grozni) gördüğünde ise şehri tanıyamadı. Harabeler kaldırılmış, merkezde gökdelenler ve yeni camiler, her yerde Putin ile baba oğul Kadirovların portreleri, kısa süre önce yaşanan savaşı hatırlatan hiç bir şey yok. Manon Loizeau “Unutulmanın şehrini, potemkin köyünü göstermek istedim. Kadirovcu gösterileri de çektik. Tabi, resmi bir törende yabancı çekim grubunu gördüklerinde kim olduğunu merak ederler. Biz de Çeçenya’nın yeniden inşasıyla ilgili bir film çektiğimizi söylemek durumunda kaldık” dedi.

Manon Loizeau’nun, Kadirov despotizminin gerçeklerini anlatacak cesareti gösterebilecek insanlar bulması kolay değildi. Bu insanlar, Aralık 2014’e kadar Coharkale’de çalışan İşkence Karşıtı Komite’de bulundu. Buraya, yakınlarının Kadirov’un adamlarınca kaçırıldığını, işkence edildiğini ve öldürüldüğünü anlatan Çeçenler geliyordu. Coharkale’de bir oto yıkamada çalışan iki genç kadın gizemli bir durumda acımasızca öldürülmüştü. Ailelerine susmaları emredildi, fakat onlar acılarını gazeteciye anlatmaya karar verdi. Filmin bir diğer kahramanı da Stalin’in emriyle gerçekleştirilen Çeçen Sürgünü hakkında bir konferans organize etmeye kalkan ve bu yüzden dövülüp tutuklanan, Kafkasya Halkları Asamblesi Başkanı Ruslan Kutayev oldu. Onun savunmasını da İşkence Karşıtı Komite yaptı, ama avukatların bütün çabaları boşa çıktı, mahkeme Kutayev’e 4 yıl hapis cezası verdi.

Manon Loizeau “Çekimleri geçen sonbaharda bitirdik, Coharkale’deki saldırıdan sonra İşkence Karşıtı Komite ofisi Kadirov’un adamları tarafından yakıldı. Tüm bilgisayarları, arşivi aldılar, komite çalışanları Çeçenya’yı terk etmek zorunda kaldı. Batı’da Çeçenya’ya ilgi bitti. Ramzan’ın finanse ettiği filmde Ahmet Kadirov rolünü oynayan Gerard Depardieu’yu saymazsak orada yabancı yok. Bu filmi, Çeçenya’dan yeniden ses çıkması için çektim” dedi.

“Çeçenya, İzi Olmayan Savaş” 3 Mart’ta Fransız-Alman televizyonu ARTE’de yayınlandı. İlk gösterimleri Prag’da ve Cenevre’de yapıldı.

Filmin Prag’daki galasının ardından Manon Loizeau Özgürlük Radyosu’nun sorularını cevapladı.

Çeçenya hakkındaki beşinci filminizi çektiniz. Çeçenya’ya ilk ne zaman gitmiştiniz?

1997’de, Çeçenya’daki asker kaçağı oğullarını arayan Rus anneleri ile ilgili filmi çektim. Daha sonra ikinci savaşı, doğum evini, halen devam etmekte olan kayıp olaylarını çektim.

Yeni filmin başında şöyle bir soru soruyorsunuz: Bunca yıl Rusya ile savaşan Çeçenya nasıl oldu da Putinizm’in kalesi oldu? Cevabı bulabildiniz mi?

Gerçek bir şizofreni. Savaş zamanında da, ikinci savaş sonrası “anayasal düzenin inşası” zamanında da oradaydım. O zaman insanlar “ya özgürlük ya ölüm” diyorlardı. Şimdi ise Çeçenler ana caddeye Putin adını veriyor, Putin’in doğum gününü kutluyorlar. Bunca yıllık savaştan, insan kaçırmalardan, işkencelerden sonra herkes korkmaktan yoruldu. 15-20 yıl önce tanıştığım insanlarla yeniden görüştüm. Onlara göre bugün, savaş döneminden daha korkunç. Çünkü şu anda kendi kendilerini öldürüyorlar. Onları bombalayan Rus ordusu artık yok, temizlik operasyonları yok, ama Çeçenler kendi insanlarını öldürüyorlar. Herkes, komşularının, hatta akrabalarının kendisini ihbar etmesinden korkuyor, her akşam birinin kapıyı çalmasından korkuyor. Savaş hala devam ediyor.

Belgeselde biri, Çeçenya’nın, Rusya’nın Kuzey Kore’si olduğunu söylüyor. Sizce abartı mı?

Rejim korku ile ayakta duruyor. İnsanlar konuşmaktan korkuyor. Çeçenler bana, bu filmi çekmenin mümkün olmadığını, çünkü kimsenin hayatlarını riske atarak konuşmayacağını söyledi. Yine de konuşmak isteyen insanlar bulabildik. Bu filmi, halen çok değerli çalışmalar yapmaya devam eden İşkence Karşıtı Komite sayesinde çektik. Maalesef Komitenin ofisi geçen yılın sonunda yakıldı ve hala ne zaman yeniden çalışabileceklerini bilmiyorlar.

İki genç kızı kaybolan ailenin hikayesini anlatıyorsunuz. Bu olay ne zaman ve nasıl meydana geldi?

Bir buçuk yıl önceydi. Anlaşılamayan bir durum. Oto yıkamacıda çalışıyorlardı, askeri araçlar geldi, daha sonra çığlıklar duyuldu. Dükkanın başında duran adam kan birikintilerini gördü, ama kadınlar ortada yoktu. Çeçenya’da insanlar ortadan kaybolur, kimse cezalandırılmaz. Anneleri soruşturma için yardım istemeye Komiteye geldi. Oğlu bir şey öğrenmeye çalıştı, tehdit edildi, kız kardeşleri ile ilgili gerçeği ortaya çıkaracak olursa, hapse atılacağı, onları kendisinin öldürdüğünün söyleneceği ifade edildi. Bunlar 25 yaşlarındaki kadınlar, genç anneler. Dava kapandı, geride çocukları kaldı.

Politik bir şey değil herhalde? Belki de onlara tecavüz etmek istediler?

Kaçırma ve işkence çoktandır devam ediyor, sistematik hale geldi. Evet politikayla alakalı değil, Çeçenya’da var olan korku rejimi ile alakalı.

Nihayetinde savaşı Çeçenya’nın kazandığını düşünmüyor musunuz? Putin bile Ramzan Kadirov’dan çekiniyor ve kaybedilen savaştan dolayı tazminat ödemek zorunda. Çekimini yaptığınız gökdelenler Coharkale’de inşa edildi, çünkü federal bütçeden Kadirov rejiminin var olması için büyük paralar geliyor.

Çeçenlerin çoğunun Kadirov’dan yana olduğunu düşünmüyorum, sadece hayatta kalmak için öyle davranmak zorundalar. Bana göre savaşı Putin kazandı. Çeçenlerin birbirlerini öldürmeleri için savaşı Çeçenleştirmek gerektiğini söyledi ve öyle oluyor. Kadirov sürekli, Putin’in en iyi öğrencisi olduğunu söylüyor. Belki bir zaman kontrolden çıkabilir ama şimdilik Kadirov’un vazifesini yerine getirdiğini düşünüyorum. Çeçenya’da barış ve istikrar korku sayesinde var, ama yine de var. Ukrayna’da başka bir cephe açık ve Rusya’nın Çeçenya’da böyle bir rejime ihtiyacı var.

Bütün Rusya’nın Kadirov Çeçenya’sına benzeyeceğini düşünmüyor musunuz?

Bundan söz etmek için henüz erken. Fakat Nemtsov cinayetinin ardından bu korku yayılacak, artık sınır yok. Çeçenya’da biri bana, nasıl çalıştığını görmek ve daha sonra tüm Rusya’ya uygulamak için burada test yapılıyor demişti, bir nevi pilot bölge. Rusya’da uygulamaya konulma aşamasına gelindiğini düşünmüyorum, ama metotlar aynı. Çok iyi tanıdığım Anna Politkosvkaya bana, Çeçenya’daki savaşın Rusya toplumunun iliklerine kadar işlediğini, her yerde olduğunu söylemişti. Ve Ukrayna’da yaşanan da buna bağlı.

Nemtsov’u tanıyor muydunuz?

Evet, 20 yıl önce vali iken Nijni Novgorod’da tanıştık, filmini çekmiştik. Rusya’ya gittikçe de onunla röportaj yapıyordum. Öldürülmesinde Çeçen parmağı olduğundan çok şüpheliyim. Çeçenlerin, İslamcı olsalar bile Nemtsov’u, Charlie Hebdo saldırısında ölenlerle ilgili duygularını ifade ettiği için öldürmüş olabileceklerine inanmıyorum, çok düşük bir ihtimal. Aynı gün Kadirov’un söylediği, güya kendisinin katil olduğunu itiraf eden Çeçenin gerçek bir vatansever olduğu ifadesi de şaşırtıcı. Ertesi gün de Putin Kadirov’u ödüllendiriyor. Bu ülke harikalar diyarı gibi.

Peki sizin cinayetle ilgili görüşünüz nedir?

Stalin’in dediği gibi: insan yok, problem yok. Anna Politkovskaya’nın ölümünden sonra olduğu gibi, elbette emri veren hiç bir zaman bulunmayacak. Boris Nemtsov Ukrayna’daki savaşa karşı yürüyüş çağrısında bulunmuştu, Ukrayna’da barışı savunan Rusya’daki muhalif liderlerden biri idi. Kremlin’in onun öldürülmesinde çıkarı olduğunu düşünmüyorum. Açıkçası şu anda Rusya’daki çatışma atmosferi, karşıt görüşlerin ebediyen susturulmasına imkan veriyor. Bu korkutucu. Gelecek için çok korkuyorum, maalesef en karanlık günlerin henüz ileride olduğunu düşünüyorum.

Fransa’da Çeçenya’nın unutulduğunu ifade ettiniz. Bence, Michel Hazanavicius’un ‘Arayış’ filmi yeniden ilgi uyandırdı.

Evet, çok takdir ediyorum onu. Oscar’ı aldı ve unutulan savaşla ilgili bir film çekmeye başladı. Cannes festivalinde gösterildi, Fransa’da çok kişi izledi, yeniden Çeçenya hakkında konuştu. Tabi ki herkes unutmadı, ama Fransa’da gençliğin savaştan haberi yok. Çeçen terörist lafını, Beslan’ı, Nord Ost’u, Boston’daki eylemi duydular. Fakat Çeçenya’da yaşanan savaşı, on iki yılı hiç bilmiyorlar. Eğer filmim, yaşananları anlatmak için hayatlarını riske atan insanların sesinin duyulmasına yardımcı olursa, bu da bir şey demektir.

Filminize bakınca, Çeçenya’nın da savaşı unuttuğu, daha doğrusu unutmaya mecbur bırakıldığı görülüyor.

Çeçenya’da savaşı hatırlamak kesinlikle yasak, Kadirov’un yanında bundan söz etmek mümkün değil. 150 bin insan öldü, nüfusun beşte biri, her aile kayıp verdi, ama onları Ruslar öldürdüğü için bundan söz etmek mümkün değil, çünkü Kadirov Putin’in en iyi arkadaşı. Bu filmi çekmeye başladığımda, Kadirov daha da ileri gitti ve Stalin’in organize ettiği Çeçen Sürgünün anılmasını yasakladı. Geçen yıl sürgün yıldönümü Soçi’deki olimpiyatlarla aynı güne geldi ve Kadirov Putin’in bundan hoşnut olmayacağını düşünerek sürgün hakkında konuşmayı yasakladı. Halbuki herkes gibi Kadirov ailesi de sürülmüştü. Hatta Stalin’in Çeçen Sürgününü organize etmekle doğru yaptığını da söyledi. Bu bir çok Çeçeni incitti. Putin’in Kadirov’dan böyle bir şey istediğini düşünmüyorum, Kadirov bunu Putin’in en iyi öğrencisi olmak için yaptı. Bir kaç kişi milli kütüphanede şunu söylemek için toplandı: Soçi Olimpiyatları iyi bir şey, ama sürgün esnasında ölen binlerce insanı unutmak olmaz. Bütün organizatörler Kadirov’un huzuruna çıkarıldı, dövüldüler. Organizasyonun başındaki Ruslan Kutayev kaçtı, sonra onu da yakaladılar. Bir kaç ay, İşkence Karşıtı Komitenin Kutayev’i nasıl savunmaya çalıştığını çektik. Onu uyuşturucu kullanmakla suçladılar, halbuki bu insan ne sigara kullanıyor ne de alkol. Stalin’in tüm Çeçen halkını sürgüne göndermesi hakkında maksimum 20-30 kişinin katıldığı bir konferans düzenlediği için beş yıl hapis cezası aldı. Bu korkunç bir şey, bellek olmadan yaşamak mümkün değil. Eski Yugoslovya’daki son çatışmaları herkes hatırlıyor, hatta suç işleyenler yargılandı bile, ama Çeçenya’da neredeyse kimseyi yargılamadılar. Şimdi ise daha kötüsü, savaşı ve sürgünü hatırlamaları yasaklanıyor. Onların tarihi, Putin ve Kadirov’un iktidarıyla başlamak zorunda, bundan önce hiç bir şey olmadı. Halk yalanla yaşıyor, şizofreni korkunç. Herkes susuyor, çünkü korkuyorlar.

Çeçenya’da bu kadar çok Putin ve Kadirov portresinin olması şaşırtıcı.

Putin her yerde, baba Kadirov her yerde, Ramzan daha az, çünkü bir yerde tek adam kültü yaratmakla suçlandığını okudu, bu yüzden portrelerini indirdi.

Kadınların mezarları nasıl aradığını çektiniz. Bu nerede oldu?

Coharkale’de. Çeçenya’da Rus ordusunun işkence ile öldürdüğü kişileri attığı onlarca toplu mezar var. Her birinde yüzlerce insan var. Hiç kimse bir şey yapmıyor. Anıt yapmak istemiyorlar, ceset kalıntılarının teşhis edilmesini istemiyorlar. Çeçenya Anneleri komitesi başkanı Madina Magomadova, 18 bin insanın kaybolduğunu söylüyor. Anneler, kız kardeşler, kadınlar arıyor. Kayıplarının hayatta olmadığını biliyorlar, sadece cesetlerini bulmak istiyorlar. Bu anneler bana şunu söyledi: “Biz hatırlayan son kişileriz. Gördüklerimizi yeni nesle aktarmamız lazım. Biz öldüğümüzde kimse hatırlamayacak”. Onlar, Arjantin’de olduğu gibi anneler sayesinde katil generallerin yargılanacağını umuyorlar.

Savaş henüz çok yeni, ama sanki üzerinden çok uzun yıllar geçmiş gibi. Bu on yılda Çeçenya’nın değişimi sizi şaşırttı mı?

Aslında hiç bir şeyi tanıyamadım. Filme “İzi Olmayan Savaş” adını verdik. Sadece hatırlama yasağından dolayı değil, geçmişin bütün fiziki izlerinin de silinmiş olmasından dolayı filmi böyle adlandırdık. 10 yıl önce yıkıntılar vardı, şimdi Grozni City, Putin Caddesi, Kadirov Caddesi, alışveriş merkezi. Elbette, insanlar daha iyi yaşıyor…

Kadınlar iyi giyimli…

Evet, kadınlar iyi giyimli. Coharkale’de çok zengin var. Korku ve para rejimi. Bu paralar sessizliğinin satın alınmasına yardım etti.

Ve din.

Yeni camiler her yerde, altın kubbeli şaşaalı camiler. Aslında Kadirov iyi oynadı. Hem Kremlin’den hem Arap ülkelerinden para alıyor.

Film, ARTE kanalında yayınlanmasının ardından çok tepki aldı?

Evet, çok iyi reyting topladı. Film, Boris Nemtsov’un ölümünden iki gün sonra gösterildi. Gazeteler, radyolar Çeçenya ve Ukrayna hakkında programlara davet ediyor. Cenevre’de idim, Uluslararası İşkence Karşıtı Örgüt ödülünü aldık. İlk başta böyle bir projeyi kimsenin finanse etmeyeceğini düşünmüştüm. Ama büyük bir yapımcım var. İşkence Karşıtı Komitenin mükemmel çalışmasının altını çizmek istiyorum, onların yardımı olmadan bu filmi çekemezdik. Belki, Rusya’da da bir kaç gösterim yapmayı deneyebiliriz.

Kaynak: Özgürlük Radyosu (Radyo Svoboda)

Çeviri: Ajans Kafkas

Bir cevap yazın