Rusya'nın "Türk Akımı"

Duydunuz mu bilmiyorum ama Rusya’da şöyle bir komplo teorisi var: Türk dev­leti 1990’ların ilk yarısında Kuzey Çeçenistan’daki duru­mun şiddetlenmesinde çok önemli bir rol oynadı ve onun Çeçenistan’daki savaşa ver­diği destek Modern Rusya’nın kaderini etkiledi.

“Avrupa Petrol Konsorsi­yumu”, Rus petrolünü ulus­lararası pazara taşıyan boru hattını nereden geçireceğine karar vermesi gerekiyordu: Çeçenistan’dan mı yoksa Cey­han ve Trabzon limanlarından mı?

Petrol musluğunun başında olmak, Türk tarafının her türlü çıkarınaydı. Bu yüzden Çeçe­nistan’daki istikrarlı ilişkileri bozan oyuna katıldı. Tabii ki bu teorinin asıl amacı, Kuzey Kafkasya’da 10 yıl süren kat­liamların ve Rusya’nın Avrupa tarafında yapılan “terör ey­lemleri” biçimindeki yankıla­rının sorumluluğu başkasına atmak gibi gözüküyor.

1990’ları ve 2000’leri hatır­larsak, devlet yanlısı medya Çeçen halkını bir şer odağı, ne kadınları, ne çocukları ne de kendilerini esirgeyen man­yak fanatikler olarak sunu­yordu.

Çeçenler toplumda o kadar şeytan gibi gösterildi ki, sü­rüncemeye giren çatışmalar için başka sorumlu aramaya gerek kalmadı – Rusya Fe­derasyonun barışı ve bütün­lüğü için, küresel terörizmin yönlendirdiği bu manyaklarla savaştaydık. Fakat zamanla durum tam tersine döndü. Bugün, cumhuriyetin ba­şındaki Ramzan Kadyrov’a bağlı Çeçen Askeri Birlikleri – Rus ordusunun en kabiliyet­li askeri birliklerinden biridir. Gürcistan’da savaştılar ve bugün Ukrayna’da savaşma­ya devam ediyorlar. Medyada dünün “manyak fanatikleri” şimdi de dava ve silah kar­deşlerimiz, gerçek vatanse­verler ve geleneksel değerlerin muhafızları olarak sunuluyor. Şimdilerde savaşın suçluları, iki halkın arasını bozan bazı dış güçler olarak açıklanıyor.

Görünüşe göre, bir zaman önce ana-akım dışındaki devlet yanlısı medyada yoğun bir şe­kilde tartışılan Türkiye’nin rolü unutuldu. Politik durum tekrar değişti: Erdoğan’dan sadece olumlu anlamda bahsediliyor. Bulgaristan’ın tekerine çomak sokmasının ardından Rusya, Türkiye’ye yakınlaşmaya çalı­şıyor.

Gazprom ve Türk Hükü­meti arasında imzalanan an­laşmanın, Avrupa’ya giden doğalgazı Ukrayna’ya uğra­madan taşımak için yeni bir yol yaratan, politik bir hamle olduğuna şüphe yok. “Güney Akımının” yerine bu projenin geleceğini ne kadar hızlı du­yurduklarına bakarsak mese­le acil. Türk Medyası, buraya Rusya’ya aktarılan yayınla­rından gördüğümüz kadarıyla “akım” haberlerini “boru hattı projesi doğalgaz kaynakları­nın Türkiye’den geçecek” şek­linde olumlu karşıladı. Fakat ucuz Rus gazını almaya değer mi?

“Gazprom”, tıpkı deneyim­li bir uyuşturucu satıcısı gibi reddedemeyeceğin bir tek­lif yapar, sizi “gaz iğnesinde” tutmak için baştan düşük fi­yat verir, sonra yavaş yavaş çıtayı yükseltir. Ukrayna’da böyle oldu. Ukrayna’yla Rusya arasında son 20 yılda gelişen bütün gerginliklerin nedeni öncelikle doğalgazla ilişkili­dir, milliyetçiliğin yükselmesi, Karadeniz filosu, Donbas’taki Rus askerleri ya da haberlerde abartılan başka konular değil.

Ayrıca Rus Devletinin bütün dairelerini ve iştiraklerini kap­sayan korkunç yolsuzlukları unutmamak gerekir ve Gazp­rom, Rusya’nın değişik böl­gelerinde sürekli ortaya çıkan ekoloji katliamlarında sık sık karşımıza çıkıyor. Bu olaylar çoğunlukla iç ve dış mihrakla­rın entrikaları ya da “bir ulusal hazineye” yönelik iftiralar şek­linde savunuluyor (bu arada, Ulusal Hazine, Gazprom’un Rusya’daki resmi sloganıdır). Bu yüzden hükümetinizin yeni dostlarının gerçek yüzünü gör­mek için sabırlı olmanız gere­kiyor.

Ya da daha iyisi, sabırlı ol­mayın!

Sergei Arkediev

Saint Petersburg, “Otonom Faaliyet (toplumsal devrim)”

Bu yazı daha evvel Aylık Anarşist Gazete Meydan’ın 26. sayısında yayınlanmıştır.

Bir cevap yazın