“Dünyanın bu tarafını göremeyeceğim gerçeğini kabul etmiş bulunmaktayım”

Olesya Vartanyan, Ekho Kavkaza

Londra Universitesi Doğu ve Afrika Çalışmaları Bölümü Profesörü George Hewitt ile birlikte Londra’dayız. Kendisi 1970’lerin ortalarından itibaren sık sık Gürcistan’ı araştırma yapmak amacıyla ziyaret etti. Tiflis’te iyi ağırlanan bir misafirdi, ta ki Mayıs 1989’da yazdığı “Gürcü Halkına Açık Mektup” aynı yılın Temmuz’unda yayımlanana kadar…

Olesya Vartanyan: 25 sene önce Gürcü halkına yazdığınız açık mektup bir skandala neden oldu ve  sonucunda Tiflis ile bütün bağlarınız koptu. Geçen çeyrek yüzyıl boyunca yaptığınız bu açıklamadan hiç pişmanlık duydunuz mu?

George Hewitt: Hayır, hiç pişman olmadım çünkü o sıralarda Abhazlar ve Gürcüler arasında barışın sağlanması için bir katkı yapabileceğimi düşünüyordum. Meseleye tarafsız bakan herhangi bir insanın, mektubu okuduktan sonra, yazdıklarımın iki halkın da yararına olduğunu anlayacağına inanıyordum, ki hala da bu düşüncemin arkasındayım. Eğer savaş başlamadan önce o mektubu yayınlamasaydım, bölgedeki kaosu durdurmak için hiçbir şey yapmadığımı düşünerek vicdan azabı çekerdim.

Olesya Vartanyan: Ama siz bir akademisyensiniz. Örneğin, sadece Ubıhça’nın son izlerini bulabilmek için Türkiye’nin ücra köylerinde ne kadar vakit harcadığınızı biliyorum. Benzer şekilde, Gürcistan’a gitmek de sizin için çok önemliydi diye düşünüyorum. Gürcistan’a artık giremiyorsunuz, ama olaylar başka türlü gelişebilirdi…

George Hewitt: Evet bu tabii ki de doğru. Biliyorsunuz, bir zamanlar, 50’li yaşlarıma geldiğimde Gürcüce Gramer üzerine kapsamlı bir eseri tamamlayabileceğimi düşünüyordum. Ancak yayınladığım açık mektup sonrası Gürcüler ya da Gürcistan ile herhangi bir bağımın kalmayacağı kesinleşti. O sırada iki yayınevi tarafından Gürcüce gramer kitabı ve Gürcüce dil öğretim kitabı yazmam talep edildi. Bu talepleri yerine getirdim, Gürcüce öğretim kitabı Routledge tarafından gramer kitabı ise John Benjamin tarafından yayınlandı. Bu olaylar beklediğimden erken oldu, o zamanlarda 40 yaşımın biraz üzerindeydim. Görüyorsunuz ki 10 sene kazandım ve hala diğer Kafkas dilleri üzerine çalışmak için vaktim var.

Olesya Vartanyan: Yani hiçbir pişmanlık hissetmediniz? Tek bir kere bile…

George Hewitt: Tabii ki de Gürcistan’a geri dönmek ve şu ana kadar ziyaret ettiğim yerler arasında en güzeli olduğunu düşündüğüm Svanetya’yla tekrar bağlantı kurmak güzel olurdu. Ancak itiraf etmeliyim ki dünyanın bu tarafını göremeyeceğim gerçeğini kabul etmiş bulunmaktayım.

Olesya Vartanyan: Mektubunuzda Sovyet yıllarında Abhazlar için uygulanan baskıları dile getirmiştiniz ve Gürcistan’da gelişen milliyetçi söylemin durmasına yönelik çağrıda bulunmuştunuz. Ama aynı zamanda “Gürcistan’dan ayrılmak isteyen her Abhaz düşüncelerini gözden geçirmeli” de dediniz. Biliyorsunuz, bu bugün için biraz tuhaf bir kaçıyor.

George Hewitt: Londra’daki konuşmamda dile getirdiğim, mektubumun temelini oluşturan bu ifadenin üzerinde durmanız oldukça çarpıcı. O zamanlarda Abhazlar tarafından Abhazya’nın Gürcü kontrolünden Kremlin’in kontrolüne transfer edilmesi için yapılan çalışmaları düşünüyordum. Abhazya’nın 130 entellektüelinin -işten atılmalarına sebep olan- Kremlin’e yazdıkları mektup geniş bir çevre tarafından bilinir. O zamanki politik durum böyleydi. Benim yapmaya çalıştığım ise Gürcistan’dan ayrılma niyetinin o zaman için Gürcü boğasına kırmızı göstermekle eşdeğer olduğunu belirtmekti.

Bu dediğimin üzerinde durmanız başka bir neden dolayısıyla da önemli. Ağustos 1989’da, mektubuma karşı gösterilen tepkileri cevaplamak için Abhaz televizyonuna çıktım. Sonraki gün Gürcistan’ın ana haber bülteninde dediklerim tekrar yayınlandı. Röportajım bittikten sonra şu anda hayatta olmayan, Gürcistan’daki en yakın arkadaşım da bu ifadenin üzerinde durmuştu, dediklerimi “Hangi Abhaz Gürcistan’dan ayrılmak istiyorsa beynini bir psikiyatr tarafından kontrol ettirmeli” diye  Rusça’ya çevirmişti. İfademin Rusça çevirisi İngilizce orjinaline göre çok daha güçlü bir anlam taşıyor.

Olesya Vartanyan: Yani Abhazların bağımsızlık hakkında düşünmemeleri gerektiğini savunmuştunuz?

George Hewitt: Demek istediğim, Gürcü tarafından güçlü bir tepki geleceği bilindiği halde ayrılık yönünde bir karar alınmasının çok riskli olduğuydu. Sözlerimin Rusça çevirisi asıl demek istediklerime göre çok daha kaba göründü insanlara, halbuki yeterli seviyede İngilizce bilen herkes ne demek istediğimi anlardı.

Olesya Vartanyan: Peki, günümüze geri dönelim. Abhazya’ya ziyaretlerim sırasında, Gürcistan Abhazya’nın bağımsızlığını tanımadığı sürece herhangi bir diyaloğun kurulmasına kesinlikle karşı çıkan insanlarla tanıştım. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

George Hewitt: Haklısınız, böyle insanlar var ve bu söylemlerinin altında yatan nedenleri anlayabiliriz. Ama aynı zamanda hükümetler tarafından kurulmayan uluslararası organizasyonları da duymuşsunuzdur, 1990’ların ortalarından itibaren Gürcü-Abhaz sivil toplum temsilcilerinin Batı hükümetlerinin çalışanlarıyla görüşmelerine yardımcı oluyorlar. Gürcüler ve Abhazlar Avrupa’dayken birbirleriyle çok iyi iletişim kurabiliyorlar, hatta kişisel düzeyde arkadaş oldukları bile söylenebilir. Bana sorarsanız, bu seviyedeki müzakerelerin sürmesi önemli. Ancak, ideal olanı tabii ki de Gürcistan’ın Abhazya’nın egemenliğini tanıması ve Abhazya’yı kaybettiği gerçeğini anlayarak iyi komşuluk ilişkileri oluşturmaya çalışmasıdır. Bu HERKESİN yararına olacaktır.

Olesya Vartanyan: Gal bölgesinde yaşayanların durumuna nasıl bakıyorsunuz? Muhtemelen onlara pasaport verilmesiyle ilgili problemleri duymuşsunuzdur, sorun yaklaşık bir senedir sürüyor ve Abhaz siyasetçilerinin Gal yerlilerini kabul etmemesinin bir göstergesi haline geldi. Bunun hakkında ne diyebilirsiniz?

George Hewitt: Bu çok çok zor bir soru. Abhazlar Migrelleri Gürcü olarak görmüyorlar ve onları düşman olmayan bir millet olarak tanıyorlar, Gürcüler ise onların Gürcü olduklarını söylüyor. Gal’deki toplum liderleri ise, kendi çıkarlarına tezat oluşturacak biçimde Gürcü olarak adlandırılmayı tercih ediyorlar, bu sayede açık açık düşmanla aynı safta yer tutuyorlar. Ve pasaport sorunu bölgenin problemlerinin sadece bir parçası. Geçen seneki Gal ziyaretim sırasında, “Gal’de yaşayan Migreller olarak ne istiyorsunuz?” soruma karşılık olarak oranın bir yerlisi eşit vatandaşlık haklarına sahip olmak istediklerini söyledi. Bunu neden dediğini anlayabiliriz. Geçen 20 yıl boyunca Abhaz tarafı ülkedeki -benim adlandırmama göre- Kartvel nüfusunun Abhaz toplumunun bir parçası olmalarını hissetirecek bir şey yapmadı. Ama aynı zamanda oradaki insanlar da büyük ölçüde Gürcü pasaportları taşıyorlar, Abhazlar ne bu pasaportları arzuluyor ne de bunlara sahipler. Peki o zaman bu “eşit vatandaşlık” nasıl sağlanacak? Üzülerek belirtiyorum ki Gürcistan Abhazya’yı tanımadığı sürece bu problemler devam edecek.

Söyleşinin orjinali 23.05.2014’te Ekho Kavkaza’da Rusça yayımlanmış, Abkhazworld.com İngilizce’ye çevirmiştir. Türkçe çeviri Abkhazworld’de yayınlanan İngilizce söyleşiden yapılmıştır.

Bir cevap yazın