Uluslararası Kriz Grubu’ndan Varvara Pakhomenko ile Röportaj-1

Varvara Pakhomenko 2006’dan itibaren Kuzey ve Güney Kafkasya’daki krizler ve çatışmalar üzerine çalışan bir uzman. Aynı zamanda Moskova’da Rusya Adalet Girişimi ve Moskova Demos Merkezi’nde yer alan Pakhomenko 2011 yılından itibaren Uluslararası Kriz Grubu’nda analist olarak çalışmakta. openDemocracy, Novaya gazeta, Kommersant, Radio Liberty, Polit.Ru. Human Rights in Russia gibi yerlerde çalışmaları yayınlanan Pakhomenko şu sıralar Kriz Grubu’nun İstanbul temsilciliğinde faaliyetlerini sürdürüyor. Pakhomenko’nun uzmanlık alanları Kafkasya ve Rusya özelinde insan hakları, etnik çatışmalar, İslam’ın rolü gibi konular olup, kendisi ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi size sunuyoruz. 

KF: Uluslararası Kriz Grubu Örgütü  nedir, nasıl çalışmalar yapar?

Uluslararası Kriz Grubu örgütü, sivil bir yapıda olup, dünyadaki tüm çatışma ve savaş alanları üzerinde araştırma yapan bir örgüttür. Merkezi Brüksel’de ancak dünyada çatışma olan yerlerde de şubeleri bulunuyor. Bildiğiniz gibi Çeçenya savaşından sonra Dağıstan’da İnguşetya’da vb. yerlerde çatışmalar başladı, bu nedenle Rusya’daki şubemiz, Kuzey Kafkasya’daki sorunlarla ilgileniyor. Türkiye’deki şubemiz ise Kürtlerin yaşadığı bölgelerdeki sorunlarla ilgileniyor. Son dönemde Suriyelilerle ilgili de rapor hazırlıyoruz ve bu meselelerle ilgili çözüm önerisinde bulunuyoruz.

  KF: Türkiye’de ve Rusya’daki çalışmalarınız nedeniyle sorun yaşıyor musunuz?

Rusya’daki ikamet adresimiz gizli, ancak eğer anlaşmaya varılırsa bunu açık hale getireceğiz. Bana Türkiye’nin zor ve karışık olduğunu söylediler ama, henüz yeni geldiğim için, bekleyip neler olacağını göreceğim.

  KF: Sizce Kafkasya’da islami hareketlerin      yaygınlaşmasının sebebi nedir?

İslamiyet Kafkasya’da her zaman vardı. İslamiyetin bölgeye gelmesi 7. yüzyıla dayanıyor. Bildiğiniz  gibi SSCB döneminde Müslümanların camisi yoktu. O zamanlar herkesin sahip olduğu meşhur anlayış ateizmdi. Yani sovyetlerde din yoktu, sadece ateizm modeli vardı. Hıristiyanlar için kiliseye izin vardı fakat müslümanlar için cami yasaktı. Sovyetlerin dağılmasından sonra İslam yeniden yayılmaya başladı. Ayrıca Rusya’da doğru düzgün eğitim veren yer olmadığı için, gençler çoğunlukla Türkiye’ye ve Arap ülkelerne gidip eğitim aldı. Eğitim aldıkları ülkelerde de dini öğrendiler. Kafkasya’ya döndükten sonra önce kendi aileleriyle çatışmaya başladılar. Çünkü bu gençlerden bir önceki nesil hiçbir şekilde dini bilgiye sahip olmayan, dini bir şey okumayan, duymayan, bu konuda bir şey öğrenmeyen insanlardı ve çocuklarının müslüman olmasını yadırgadılar.

IMG-20160206-WA0062Sonra bu gençler gruplar halinde eğitimler vermeye başladılar. Hicab (islami giyim) yaygınlaşmaya başladı. Karaçay Çerkes’deki müslümanlardan farklı olarak, Çeçenistan’da sufizm çok popüler hale geldi.

Zamanla milliyetçi ve dini tabanlı gruplar oluştu ve buna bağlı çatışmalar artmaya başladı. Daha doğrusu, 1991’den sonra müslüman Kafkasyalılar şeriat yönetimini benimsemeye   başladılar ve sonrasında köktenci bir İslami anlayışın temeller atıldı.

  KF:Bu hareketlenmenin temelinin Çeçenistan’da atıldığını söyleyebilir miyiz?

Bu hareketin asıl doğuş yerinin Dağıstan olduğunu söylememiz daha doğru olur. Çeçenya’daki hareketlenme biraz daha milliyetçiydi. İmam Şamil’in ve var olan dini grupların etkisiyle Dağıstan daha köktenci bir çizgideydi.

1992 yılından sonra ise Karaçay Çerkes’de ve Kabardey Balkar’da İslami eğitim veren medreseler kurulmaya başlandı. Kabardey Balkar’da daha çok Balkar’lar bu kurumlarla yer aldı.

  KF:Bu süreçte Adigey’de durum nasıldı?

Elbette  Kuzey Kafkasya’da da islam popülerleşmeye başlamıştı ama, Doğu Kafkasya’daki kadar yaygın değildi.  Adigey o süreçte sadece milliyetçi yapıdaydı. Maykop ve Kabardey Balkar’da Xase’lerin milliyetçi olması nedeniyle dini duygular  burada yaygınlaşmadı. Zaten Adigelerin yaşadığı bölgelere bakarsanız, genelde tamamı milliyetçidir. Dünyada Adigelerin yayıldığı alanlarda Adigeler genelde milliyetçiliği benimsemiştir. Ayrıca Adigey’da islamın yaygınlaşmamasının bir sebebi de, nüfusun çoğunluğunu Rusların  oluşturmasıdır. Belirttiğim gibi, bu bölgede  daha çok milliyetçilik yükseldi.

  KF: İslamiyetin, Rusya içinde ve Kafkasya’da iktidara karşı bir direniş aracı olduğunu düşünüyor musunuz?

İslamın şu anki durumu daha çok bir muhalif kimliğe sahip diyebilirim. Özellikle Kuzey Kafkasya’da. Rusya’nın diğer bölgelerinde ise,Başkurdistan  ve Tataristan’dakiler için de islam bir direniş aracı.

  KF: Neden?

Kafkasya için konuşursam, bir çok sebebi var: Toprak meselesi, insan hakları ihlalleri, eğitimin yetersiz olması, Müslümanlara yapılan baskılar,sağlık sisteminin yetersizliği, devlet cinayetleri, rüşvet..

Öncelikle Kafkasya’da çözülemeyen bir toprak meselesi var. İslami hareketlerin yükselişi Kafkasya’daki toprak, dil gibi milli sorunlara bağlı. Bir kısım bağımsızlık istiyor bir kısım istemiyor. Ancak 2.Çeçen savaşından sonra özellikle her devlet kendi içindeki sınırının belli olmasını ister hale geldi. Doğu Kafkasya bölgesindeki cumhuriyetler birbirlerine bağlı bir sınır oluşturmak istiyorlar. Yani Çeçenistan, İnguşetya ve Dağıstan’daki müslümanlar kendi aralarındaki sınırları kaldırıp bir İslam devleti olmasını istiyor. Bu istekte köktenci İslami anlayışın yaygınlaşması, bunu ayrı bir şekilde yaşamak istemeleri ve istedikler gibi giyinip yaşamak istemeleri de etkili. Ve tabi ki de en önemli sebeplerden biri de insan hakları alanındaki ihlaller. Haksız yere insanların tutuklanması, hukukun yetersiz olması ve bununla ilgili hiç bir şey yapılamaması da buna etken oldu. Mesela Çeçenya’daki savaştan sonra 5000 kişi kayboldu ve bununla ilgili hiçbir araştırma yapılamadı. Çünkü bunun araştırmak için ne yetişmiş hukukçu var ne de yargılama bu konuda yeterli. Ayrıca Çeçenistan’da özgür bir seçim yapılamıyor,  aileler özgür değil ve köktenci Müslümanlar dinlerini istediği gibi yaşayamıyor. Ve çok fazla haksızlığa uğruyorlar. Rusların onlara karşı tutumu çok sert. Rusya’nın bu kadar baskıcı olmasında, Kafkasyalıların 150 yıl öncesindeki Şeyh Şamil dönemini iyi bilip, Kafkasyalıların yine aynı devlet düzenine geçmelerinden korkmalarının  çok büyük etkisi var.

Kafkasya için söylediğimiz insan hakları ihlalleri Rusya’da da yaygın. Muhalif düşünceler bastırılıyor, polis sizi haksız yere tutuklayabiliyor ve haksız muamele gerçekten çok fazla..

Röportaj: Şeyma Ğonejıko

Bir cevap yazın