Halep düşerse, Suriye’nin hırçın savaşı tümüyle yeni bir hal alacak, sadece bölge için değil Avrupa içinde kapsamlı sonuçları olacaktır. Hükümetin kuşatılmış kuzey Suriye kentine gerçekleştirdiği son saldırı, son günlerde on binlerce insanın kaçmasına sebep olduğu gibi, Rusya’nın Batı ile olan ilişkilerinde de bir dönüm noktası oldu. 2012 yılından bu yana kısmen kenti kontrolü altında bulunduran Esad muhaliflerinin yenilgisi Suriye’de Esad rejimi ve Işid haricindeki güçlerin sahadan silinmesine yol açacak. Ve Suriye muhalefetini de kapsayacak biçimde tüm uzlaşma umutları tarihe karışacak. Bu Rusya’nın uzun zamandan beri var olan hedefiydi – 4 ay önce aldığı askeri müdahale kararının kalbinde yer alıyordu.
Cenevre’de barış görüşmelerinin başladığı sırada Esad karşıtı devrimin sembolü olan Halep kentinin bombalanması bir tesadüf değil. Tahmin edileceği gibi , görüşmeler çok geçmeden duraksadı. Suriye ordusunu destekleyen Rus askeri hareketliliğinin yükselmesi gerçek bir Suriyeli muhalif hareketin ülkenin geleceği ile ilgili söz sahibi olabileceği ihtimalini sabote etme anlamına geliyordu. Bu Birleşmiş Milletlerin ve Batının resmi olarak koyduğu planlara engel olunması anlamına geliyordu. Ve bu tamamen Moskova’nın savaşı bitirmek için siyasi bir süreç ile ilgili ifade ettiği taahhütlerle çelişmekte.
Artçılar uzakta ve geniş bir bölgede hissedilecektir. Avrupalıların 2015 yılında öğrendikleri bir şey varsa o da Orta doğuda ki çatışmaların etkilerinden korunamayacak olmalarıdır. Ve onların 2014 yılında Ukrayna’daki çatışmadan öğrendikleri bir şey varsa o da Rusya’nın Avrupa’nın dostu olmadığıdır. Rusya askeri saldırı yeteneğine sahip revizyonist bir güçtür.
Aslında, Halep’in kaderi belirsizliğini korurken, bu olaylar Suriye trajedisi ve Avrupa’nın – ve genel olarak Batı’nın- stratejik zayıflaması arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmıştır. Bu yayılma etkisi sadece Moskova’nın yakından ilgi gösterdiği bir şey değil, aslına bakılırsa teşvik ettiği bir şey . İstikrarsızlığın yayılması, Rusya’nın, düşmanı olarak tanımladıklarının kararsızlıklarından ve çelişkilerinden faydalanarak güce ulaşma hedefiyle mükemmel uyum sağlıyor.
Halep gelecekte neler olacağının çoğunu belirleyecektir. Suriyeli muhalif güçler için bir yenilgi İslam Devleti’nin Sünni Müslümanların tek savunucusu olduğu mitini güçlendirecek. Burada birçok trajik ironi mevcut, en önemlilerinden biri de Batı’nın IŞİD stratejisinin yerel muhalif güçleri destekleyip, bu eğittikleri muhaliflerin cihatçıları Rakka’da ki kalesinden çıkartacağını temel alıyor olması. Eğer bu görevi yapacaklarına dair güvenilen askerler Halep’te kuşatılıp yok edildiyse, Batı şimdi kime başvuracak? Rusya Suriye’ye müdahale ettiğinden beridir Işid’e karşı savaştığını söylüyor, ancak Halep’te yaptığı geçmişte Işid’e karşı etkisi kanıtlanmış grupların yok edilmesine katkı sağlamak oldu.
Şimdiye kadar Suriye’de Rusya’nın hedefleri hakkında herhangi bir şüphe var ise, Halep civarındaki olaylar onları temizleyecektir.
Vladimir Putin Çeçenya’da uyguladığı stratejiyi Suriye’de tekrarladı: yerleşim yerlerine düzenlenen şiddetli bir askeri harekat sonucunda isyancıların yok edilmesi ve ya dışarı atılması. Suriye güç yapısı ve Rus istihbaratı arasında- Sovyet dönemine kadar uzanan tarihsel bağlar bulunuyor. Putin rejiminin Çeçenya’da sağlanabilecek olası bir barışın tüm muhataplarını fiziksel olarak elimine etmesi gibi Esad de tüm muhaliflerini ‘terörizm’ ile özdeşleştirdi. Ve Çeçenya’da herhangi bir anlaşma olmadığı gibi (Kremlin kendi Çeçen liderini yerleştirene kadar tam bir savaş ve yıkım gerçekleşti) Putin’in bakış açısına göre Suriye’de muhaliflerle de hiçbir anlaşma söz konusu olamaz.
Ancak Rusya’nın stratejik hedefleri çok daha ileri gidiyor. Putin Orta doğuda Rus hakimiyetini yeniden ileri sürmek istiyor fakat onun aklında gerçekte Avrupa var. Bunun dönüm noktası kimyasal silah kullanılmasından sonra Barack Obama’nın rejimin üslerine karşı hava saldırısı düzenlemekten vazgeçtiği 2013 yılında gerçekleşti. Bu Batı’nın kararlılığını test etmek için Putini cesaretlendirdi. Putin kesinlikle Ukrayna halkının Maidan ayaklanmasıyla gafil avlandı fakat süratle Rus baskınlığını güç kullanarak yeniledi. O –doğru bir şekilde- Ukrayna’da kendi melez savaşının Batı tarafından önlenemeyeceğini hesap etti. Ukrayna’da Rus politikalarının Avrupa’nın soğuk savaş sonrası güvenlik düzeninin temellerini sarsan bir sonucu var ki Putin bunun Rusya’nın lehine yeniden yazılmasını istiyor.
Aynı şekilde, Suriye’ye Rus askeri gücünün katılımı üyelerinden birinin cephede yer almasından dolayı NATO’yu eli kolu bağlı bıraktı.Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkileri aylardır uçurumun eşiğinde. Şimdi Moskova Halepi savunmak için Suriye içlerine gönderilen kuvvetler konusunda Türkiye’yi açıkça uyardı. Türk liderin nasıl bir tepki koyacağı Batı için başka bir baş ağrısı.
Tüm bunlar Avrupalı hükümetlerin mülteci krizinde Ankara’nın yardımını kazanmak zorunda kaldığı sırada oluyor. Ortadoğu kanadında Türkiye NATO için bir baş belası haline dönerse bu Rusya’nın çıkarlarına hizmet eder. Benzer bir şekilde, Avrupa yeni bir mülteci dalgası görürse bu da Rusya’nın yararına olacak. Mülteci krizi kıta üzerinde derin ayrışmaların tohumunu ekti ve popülist sağ kanat partilerinin yükselmesine neden oldu- bunların çoğu bir proje olarak AB’ye karşı Rusya’nın siyasi müttefikleri. Mülteci krizi baskı altındaki AB kurumlarını sıkıştırdı: Brexit tehlikesinin artmasına(ki Moskova bunu hoş karşılayacaktır)ve Rusya’ya karşı Avrupa ambargosunun mimari olan Angela Merkel’in ciddi bir şekilde zayıflamasına sebep oldu.
Tabii ki Putin’in başından beri bunu çalıştığını söylemek abartı olurdu. O olabildiği kadar olayları kontrol etmek istiyordu. Rusya ne Suriye’de iç savaşın patlak vermesinden ne de Ukrayna’da olanlardan dolayı sorumlu değil. Ancak Rusya’nın alay ederek oynadığı piyonlar Batı’da ve BM’de şimdiye göre daha fazla tehlike çanlarının çalmasına neden olacaktır.
Putin kendisini düzen sağlayan bir adam olarak görmeyi seviyor fakat onun politikaları daha çok kaos getirdi ve Avrupa gittikçe artan bir bedel durumunda kaldı. Rus rejiminin daha farklı davranmasını düşünmek hayal kurmaktan daha öte. Halep gözler önüne serilen bir insanlık trajedisi. Ama şehrin bulunduğu zor durum, Avrupa’nın geleceği ve Rusya’nın bunlar üzerinde nasıl bir etki sahibi olduğu arasındaki bağlantıları kurmak gerekiyor.
Bu yazı The Guardian‘dan çevrilmiştir.
Çeviri: Samet Demder
Comments
No comment