Karolina O Beachin Stefanczak : Abhaz STK’larını Kadınlar Domine Ediyor

 

Karolina O Beachain Stefanczak seçim süreçlerinde kadının politik katılımı ve cinsiyet eşitliğine odaklanan bir siyaset bilimci ve danışman. 15 yıldan fazladır Leh, İngiliz ve Gürcü parlamentoları ve yerel hükümetlerde çalışma tecrübesine sahip. 10 yılı aşkın bir süredir de eski SSCB cumhuriyetleri olan Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Moldova’da uluslararası organizasyonlarla brilikte yürütülen çeşitli politik projelerde yer aldı. Gürcistan Uluslararası İlişkiler Ulusal Demokratik Enstitüsü program yöneticisi, devam eden ‘Siyasi Partilerde Kadınlar’ programında OSCE/ODIHR uzmanı, NIMD danışmanı ve Abhazya, Transdinyester ve Karabağ’da bağımsız seçim gözlemcisi olarak çalıştığı Post-Sovyet ülkerini iyi bilmektedir. Karolina İrlanda’daki Dublin City Üniversitesi’nde post-Sovyet ülkelerinde toplumsal cinsiyet ve siyasi temsiliyet üzerine doktora yapıyor. Doktorasında kadınların siyasi temsiliyeti için partilerin oynadığı role odaklanıyor.

Yapılan röportaj Rus Devlet Üniversitesi Beşeri Bilimler Doçenti ve Rus Dış ilişkiler konseyi üyesi Sergey Markedanov ile beraber hazırlanmıştır.

Caucasus Times: Tanınmayan veya yarı-tanınan bölgeler genellikle ABD-Rusya rekabetinin parçası oldukları kadar jeopolitik ve etno-politik çatışmalar bağlamında değerlendirilirler. Genellikle uzmanlar oralardaki günlük hayatın farklı veçhelerine az bir önem gösterirler. Yine de oradaki insanlar aileler kurar, okula, üniversiteye gider ve çözümsüz çatışmalara rağmen çocuklarını yetiştirirler. De facto devletlerdeki toplumsal cinsiyet meselesini çalışıyorsun. Kafkasya hakkında konuşan gazeteci, akademisyen ve politikacılar geleneği işaret eder, geleneksel aileyi işaret ederler. Günümüz Abhazyası’nda bu gelenekler ne oranda korunuyor? Dönüşümlerine etki eden faktörler neler? Abhaz ailesi Gürcistan ile yaşanan çatışma ve onun sonucu olan ambargo sonrasında nasıl değişti?

K.B.S: SSCB’nin dağılmasının bölge için pek çok sonucu oldu, yeni devletlerin ortaya çıkması, çatışmalar, yenilenen milliyetçilik ve aynı zamanda Sovyet öncesi dönemle bağlantılı aile değerlerinin yeniden değerlendirilmesi gibi… Bu güçlü “geleneksel değerler” devletin uluslar arası tanınmasına bakılmaksızın Kafkasya’nın tamamında güçlü kökenlere sahiptir.

Gürcistan ile savaşın bir sonucu olarak Abhazya’da bu muhafazakar aile yapısı zayıfladı. Bunun nedeni insanların ona inanmayı bırakması değildi, daha çok pratik meselelerin geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin sürdürülmesini önemsiz hale getirmesiydi. Her ne kadar askerlerin çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu savaşta görevlerin geleneksel dağılımı vurgulansa da çatışma sonrasında erkek ve kadının aile ve toplumdaki sorumluluklarında değişimler meydana geldi.  Abhazya’ya 90’lar boyunca Rusya tarafından uygulanan ambargo savaş-sonrası travma ile birleşince aile yapısı bundan olumsuz ekilendi ve toplumsal cinsiyet rolleri değişmeye başladı. Kadınlar evdeki “geleneksel” görevlerini yapmak zorundaydılar, aynı zamanda ambargo süresince erkekler sınırı geçemediklerinden dolayısıyla da para kazanamadıklarından ailelerinin geçimini de kadınlar sağlıyordu. Bu yıllar kadınlar için fazladan yük getirmiş olsa da, aynı zamanda onlara bir amaca sahip olma duygusu getirdi ve erkeklerin önemi azalırken toplumsal önem sağladı. Ambargonun 15 yıl sonra kaldırılmasından ve Abhazya’nın Rusya tarafından tanınmasından 6 yıl geçtikten sonra bugün, bu olayların anıları soldu ancak yaşananların Abhaz toplumu üzerindeki etkisinin devam ettiğine inanıyorum.

C.T: Abhazya’da kadının statüsünü(resmi ve gayrıresmi) nasıl tahmin edersiniz? Hükümette, STK’larda ve iş hayatında nasıl temsil edilmekteler?

K.B.S: Abhazya’da kadının statüsü diğer post-Sovyet devletlerdeki kadının statüsü ile benzerlik göstermekte. İkimizin de hatırlayacağı üzere Sovyet devlet ideolojisi cinsiyet eşitliğini öne çıkarıyordu. Bilim, eğitim gibi pek çok alanda kadınların yüksek oranlarda katılımına rağmen cinsiyet eşitliği siyasi iktidar çevresine bile yansımamıştı. SSCB’nin çöküşünden 20 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen bu halen böyle. Dünyanın bu bölgesindeki kadınlar iyi eğitimli, hayatın pek çok alanında güçlü ve aktifler. Her türde işi yapmaya ve toplumdaki resmi yahut gayrıresmi her türlü pozisyonda bulunmaya yetkinler. Bunlara rağmen siyasette yine de temsil edilmemekteler. 35 kişilik Abhazya Ulusal Meclisi’nde yalnızca bir tane kadın bakan yardımcısı, Emma Gamisonia, var ve bu oran toplamda %3’ten daha az. Bu şu demek, Abhazya eğer devlet olarak tanınsa ve Parlamentolar Arası Birliği veritabanına dahil olsa, 186 ülkeden 176.sırada olacak. Abhaz seçmenlerin kadın adaylara karşı ayrımcılık mı yaptığı anlaşılmalı? Aslında hayır. Basitçe; kadın aday oranı düşük, 148 aday arasından sadece 16’sı kadındı. Çoğu seçim bölgesinde(35’te 22) hiç kadın aday yoktu, dolayısıyla seçmenler erkek adaylar arasında seçim yapabildi. Mart 2012 seçimlerinden önce Abhazya’dayken pek çok kadın adayla konuştum ve adaylık süreçlerini gözlemledim. İyi adaylardı, profesyonelce yürütülen organize seçim çalışmaları vardı. Ancak görevdeki üç kadından sadece biri tekrar seçildi ve Irina Agrba ile Rita Lolua ikinci tura çıkmalarına rağmen rakiplerini geçmekte başarısız oldular. Seçim sonuçlarındaki hayal kırıklığı Abhazya Ulusal Meclisi’nde post-Sovyet dönemdeki en düşük kadın vekil oranına yol açtı. 1991’den beri kadın vekil oranı hep düşüktü. % 5.7 ile % 11.4 arasında, kadın vekil sayısı ikiden dörde kadar değişiyor. Post-Sovyet Abhazya tarihinde başkanlık için yarışan tek bir kadın adayı bile olmadı ve sadece bir kadın, Svetlana Jergania, 2011 seçimlerinde Başkan Yardımcılığı için adaydı.

Kadının hükümette ve devlet görevlileri arasındaki temsili düşünülenden yüksek ancak yine yüksek kademelerde değil. Abhazya’da asla bir kadın başbakan olmadı. Peki, tüm bunlar kadınların siyaset üzerindeki etkilerini yansıtıyor mu? Bana göre hayır. Genelde Abhaz kadınlar politik olarak çok aktifler; Abhazya’da 2011, 2012 ve 2014’te geçen seçim süreçlerinde gözlemcilik yaptım; Sohum’da, diğer şehirlerde ve köylerdeki pek çok mitinge katıldım ve dinleyicilerin çoğunun kadın olduğuna dikkat ettim. Aynı zamanda pek çok kadın temel olarak idari ve organizasyonel görevlerde seçim sürecini yürütenler arasındaydı.

Abhazya’daki STK’lara, özellikle de benim bildiklerime kadınlar hakimdir. Geçenlerde Abhazya’dan üç  STK temsilcisinin katıldığı uluslararası bir konferansı takip ediyordum, onların hepsi kadındı ve çok iyi İngilizce konuşuyorlardı. İlginç bir şekilde Abhazya’da tanıştığım İngilizce konuşan erkekler politikada aktifti ancak kadınlar büyük ölçüde hükümet dışı alana hapsolmuşlardı.

C.T: Abhazya’da kadının ortalama durumu ile Avrasya’daki diğer de facto devletler arasında sizin görebildiğiniz farklar nelerdir? Ortaklıklardan bahsedebilir miyiz?

K.B.S : Bu devletlerde kadının ortalama durumu benzer ancak dört post-Sovyet devletteki parlamentoda temsillerinde Abhazya’da oran %3’ten daha azken G.Osetya’da %17.6; 35 üyeli Abhaz yasama organında sadece bir tane vekil ulunuyorken 34 sandalyeli G.Osetya parlemantosunda ise bu 6. 33 üyeli Karabağ meclisinde ve Transdinyester’in 43 üyeli parlemantosunda da üç kadın vekil var. Ancak bu meclislerin her biri farklı seçim sistemleri ile seçildiler. Abhazya ve Transdinyester’de çoğunlukçu sistemin kullanılması kadının parlamentoda temsilini azaltma sonucunu üretiyor. Karma sistem(yarı çoğunlukçu, yarı parti listesi) ikinci en yüksek kadın vekil oranına sahip Karabağ’da kullanılıyor. G. Osetya’da kullanılan nispi parti listesi sistemi kadın vekillerin en yüksek oranda olması sonucunu doğuruyor. Seçim sistemleri kadının parlamentodaki oranının tespiti açısından önemli bir faktör.

Tanınmayan devletler arasındaki farklar kadının belirginliği konusunda dikkate değerdir: Tatyana Turanskaya Transdinyester’in Başbakanı,başbakan yardımcısı ve Dış İşleri Bakanı Nina Shtanski’dir; Dağlık Karabağ’ın Merkezi Seçim Komisyonu Srbuhi Arzumanyan tarafından yönetiliyor; G.Osetya’daki 2011 başkanlık seçimlerinde Alla Dzhioyeva’ yüksek oranlarda oy aldı, ve sonuçlar iptal olsa da o şimdi Başbakan yardımcısı konumunu elinde tutuyor.

Sonuç olarak, dört de facto devlette kadının siyasi temsili çeşitli farklılıklar gösteriyorken,bu devletleri bölgenin diğer tanınmış devletleriyle kıyaslarsak farklılıklar önemsiz kalıyor.

C.T : Abhazya’daki aile bağları cumhuriyetteki güncel siyasete ne ölçüde etki etmektedir? Karar alma süreçlerine, görevlilerin atanmasında ve terfi ettirilmesinde herhangi bir etkileri var mı?

K.B.S : Partiler, örgütler ve devlet kurumlarındaki resmi süreçlere etki etmesinin yanı sıra Abhaz toplumunun büyüklüğü fazlasıyla kişisel bir politik iklim yaratıyor. Sohum’daki sayısız mülakatlar boyunca defalarca: “Abhazya küçük bir devlet ve herkes herkesi tanır” ifadesini duydum. Aile bağları, arkadaşlık ve savaştan kalan bağlar dahil olmak üzere gayri resmi bağlar liyakattan, ideolojiden ve resmi siyasi bağlılıklardan çok daha önemli. Bu siyasi partilerin kurumsal zayıflıklarını daha da şiddetlendiriyor. Esasında seçim sistemi siyasi organizasyonlarca belirlenecek aday sayısını 11 ile sınırladığından partilerin etkisini minimize etmek üzere tasarlanmış. Bunun sonucu parlamentoda çok sayıda bağımsız adayın yer alması şeklinde görülüyor. Bu koşullar kadınlar için daha çok sorun yaratıyor, çünkü aile ve toplum içindeki cinsiyet ayrımı siyasete kendini yansıtıyor. Erkekler, ortalama, güçsüz parti sisteminde daha etkinler. Aynı zamanda politikada başarılı olmak için gereken daha fazla kaynağa da sahipler. Kişisel ilişkiler dahil olmak üzere gayri resmi bağlar Abhazya’nın siyasetini şekillendiriyor. Kararlar genellikle resmi toplantılarda değil aile toplantılarında ve toplumsal buluşmalarda veriliyor.

C.T: Bugünlerde Abhazya’daki pek çok STK aktivisti suçun artması kadar uyuşturucu ve alkol bağımlılığı gibi sorunları gündemine alıyor. Bu eğilimlere toplumsal cinsiyet sorunun etkisi ne ölçüdedir? Durumu değiştirmek için kaynak olarak kullanabilirler mi?

K.B.S : Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı Abhaz toplumunu 90’ların başlarından itibaren etkiliyor. Her ailenin bir yakınını kaybettiği savaş sonrası travmada ve takip eden izolasyonda gerçeklik fazlasıyla iç karartıcıydı. Ekonomik ambargonun neden olduğu, sadece kadınların ticaret yapabildiği, erkek rolünün zayıfladığı ve kadınlardan çok daha fazla erkeklerin alkol ve uyuşturucuya ihtiyacı olduğu ailelerin durumundan bahsetmiştim. Uluslararası örgütler ve STK’lar bu sorunları çözmek ve savaş sonrası bir toplumu kurmak için neredeyse hiçbir kaynak sağlamadı. Sonuçta birçok insan yeni gerçekliğe adapte olmayı güç buldu. Olaylar Abhazya’yı değiştirdi ve şimdi de yeni nesli etkiliyor. Rusya’da çalışma ve seyahat imkanı olmasına rağmen Sohum’daki genç insanlar henüz Moskova veya bölgenin diğer başkentlerindeki yaşıtlarından daha az imkanlara sahip. Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı veya suça değinmek için toplumu tamamen etkileyen daha büyük sorunlar çözülmelidir.

30 Eylül Prag, Caucasus Times

http://www.caucasustimes.com/article.asp?id=21377

Çeviri: KF Çeviri

 

Bir cevap yazın